5 Ağustos 2007 Pazar

METE’DEN ABDULHAMİD’E

(Devleti yönetmeye adaylara mesajdır)

Orta Asya... Bu diyarda bir atlılar ordusu vardı. Yalnız gürbüz erkekler, yavuz delikanlılar değil, şahin bakışlı kadınlar, kükreyen kısrakların üstünde dolaşıp dururlardı. Yürüyen bir ordu değil, medeniyet ışıkları saçan bir ülke, bir koca ilhanlık...

Orta Asya yeşil vadileri dolduran insanlara Hun Türkleri derlerdi. Hunların(şimdiki Macarlar) Teoman isimli bir hakanları vardı. Savaştan yorulmuş, artık oturmuş, kızıl düğmeli, örgülü saçlı kızların ellerinden kımız içiyor, eğleniyordu.

Teoman’ın ilk karısından Mete adlı bir oğlu olmuştu. Teoman’ın ikinci karısı yani analığı Mete’yi hiç sevmiyordu. Teoman’la karısı düşündüler sonunda Mete’yi Çinlilere rehin olarak vermeyi, yani sulh nişanesi olarak vermeye karar verdiler. Mete arkadaşları aracılığıyla bunu duyunca, kaçıp Türkboylarının içine kendini attı. Babası gibi saltanat ve zevk düşkünü değildi. Bütün yaylalardan inen Türklerin başına geçti. Ve boy halkına meseleyi anlattı, razı oldular. Derhal boylara, illere haber saldılar. Karluklar,Uygurlar, Türkeşler, Oğuzlar barındıkları vadilerden kalkıp, Mete’nin çadırı etrafında toplandılar.

Mete, öten ok adıyla bir ok icad etti. Hemen ok atış talimatına başladı. Hatta askerlerin çok sevdikleri karılarının başına levha ok attırdı.Vuramıyanların idam olacağını söyleyerek bir tecrübe sahibi oldu.

Mete babasının saltanatını yıkıp ordusunu mahvedip Türklerin başına geçti. Bunu fırsat bilen, hudutlardaki düşmanlar, genç bir adamın Reis olduğunu duyunca, Türkler, zengin memleketlerine girerek servetlerini ele geçirme sevdasına düştüler. Mete’nin canı gibi sevdiği kır atı vardı. Bir gün bir Çin’li elçi gelerek, Mete ile görüştü. Kısaca Mete’nin atını istedi.Vermezse harp edeceklerini söyledi Mete derhal kurultayı topladı. Ey memleket büyükleri!.. Sizden bir şey danışacağım. Söyle bakalım!..

Çinliler elçi göndererek, benim kır atımı istiyorlar. Vermediğim takdirde harp edeceklermiş ne dersiniz? Kurultay köpürdü: Türk hakanının atına çinli binemez. Bu uğurda kan dökeriz, razı olmayız... Kan dökmek kelimesine Mete kızdı. İri gözlerini meclise açarak: Ey ihtiyarlar!...(yaşlılar meclisine konuşuyor) Bu istenilen at, yalnız Mete’ye aittir. Fakat harp ise koca bir millete aittir. Bir at için onbinlerce Türkün kanı niçin dökülsün. Sonunda Mete atını çinli elçiye teslim etti. Millette hayret etti.

Bir hafta sonra Çinli Mete’nin önüne geldi. Bu defa elçi: Mete’nin yeni evlendiği karısını istiyordu. Mete bu teklife şaşırmadı.Bunun için derhal kurultayı topladı. Kardeşler!.. Çin’liler bu defada karımı istiyorlar, ne dersiniz!... Kurultaydakilerin gözleri açıldı. Bu ne rezalettir.Yabancı ele hakanımızın karısını teslim edemeyiz bu şanımız, şerefimiz dediler. Mete kükredi: Ey Türk milleti: İleri gittiniz, geri gittiniz, Türk milletinin kanı su gibi aktı, kemikler dağ gibi yığıldı, Beyzade oğullar, bir zamanlar kul oldu. Temiz ruhlu kızlar, halayık oldu. İyiyi kötüyü seçemediğimizden bu haller başımıza geldi. Yerin ve göğün yaratıcısı Allah’ dua ediyorumki Türkün adını yüceltsin, milletin refahı için çırpınıyorum. Yalınayaklıları çarıklandırdım, açları doyurdum, dargınları barıştırdım, dulları barklandırdım, kerpiç evleri taştan yaptırdım. Orta Asya Türklerini bir bayrak altına toplamak istiyorum. Fakat Çinliler başlarında çakacak şimşeği beklesinler.O günler bu gündende yakındır.İstedikleri kadın Mete’ye aittir.Milletin üğruna karım feda olsun, onuda gönderiyorum. Diyerek kürsüden indi.Derhal elçiye karısını teslim etti. Çok sevgili karısının ardından göz yaşı döktü.Gine Çinliler şımardıkça şımardılar. Üçüncü defa gine Çin elçisi, Türk ilinde göründü.Bu defa hiç işe yaramıyan taşlıklı bir arazi parçasını istediler.Mete tekrar kurultayı topladı. Ey Milletimizin temiz ruhlu byükleri!...Çinliler bu defada vatanımızın bir parçasından arazi istiyorlar, ne dersiniz.!...Kurultaydakiler gülüştüler ve Mete... sen kır atını , sevgili karını kan dökülmesin diye düşmana verdin, bu taşlık viraneyide ver, ne çıkar!...

Mete ok gibi yerinden kalktı. Ey kardeşler!... Bu istenilen toprak benim nefsime ait değildir.Bu toprak atalardan bize kalmıştır. Bu toprak mukaddestir,bütün türkün malıdır. Kendi atımı, kendi karımı verebilirim, lakin milletime ait malı tasarruf (mala sahip olma) etmek hakkı bana ait değil, yalnız millete ait. Ben bir tek taşını bile veremem. Ben cenge karar verdim.İster razı olunuz, ister olmayınız.Gelenler gelsin, kalanlar kalsın!... kürsüden indi, atına binerek,binlerce kadın ve erkek atlı,Mete’nin gözünün içine bakıyordu:

Haydi beyler!... Alaylarınızı hazırlayın, cenk var... Hedefiniz Çin ülkesi!...

Abdulhamit döneminde 1897 yılında Yahudi olan dünyanın para imparatoru Baron de Rothschild yahudi yurdu kurulması için yasal olmayan usullerle rüşvet dağıtıp iltimas geçmeye devam etti. 19.yy ın sonunda Dünya Siyonist Kongresinde Filistin’de yahudi devleti kurulması için düğmeye basılmıştı.İstanbul hükümeti toprak ve yurt satışını yasakladığı halde başa çıkamadı. Çünkü 2.A.Hamid’in çevresinde ahlaki çöküntü hızla devam etmekteidi. Yani bir dışarıyla mücadele bir içeriyle mücadele etmesi özelliklede çevresindeki adamlarla uğraşması gerekiyordu. Kudüs’e güya ticaret yapma maksadıyla gelen musevinin aynı zamanda saraya sözü geçtiğini olur olmaz kişilerden rütbe ve nişan vaadiyle para aldığı,daha ilerisi vaat ettiği rütbe ve nişanların bir süre sonra doğruluğu ortaya çıkıyor.Bu sorunları çözmek için kendi isteği ile Kudüs valiliğine tayin olan Mehmet Tevfik Bey(Biren) başarıyla görev yapıyor.Ama Siyonistler onu hiç sevmemişlerdi. Padişah her türlü yasak koymasına rağmen akla hayale gelmeyen yollarla Filistin’e sızan girincede çıkması imkansız olan Yahudilerin göçüne engel olmaya çalışmış ama rüşvet ve iltimasla Filistine yerleşmeye devam etmişler.

Kaynak1-Ülkü Halkevleri Der.yıl:1933 Enver Behren

2- Mustafa Armağan, Yahudiler Çanakkalede Osmanlıya Karşı Savaştımı(makale)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder