18 Ekim 2014 Cumartesi

HATTİLERİN DİL, FİZYONOMİ VE TEKNOLOJİ ÜRETMELERİ HAKKINDA ARAŞTIRMA


               (MÖ.2500-1700)
               Anadolu Yarımadasının bugün için bilinen en eski adı “ Hatti Ülkesi” idi. Hind-Avrupalı Hititler ; töre ve örf bakımından büyük ölçüde Hatti etkisinde kalmıştır.
              
Hititlerin tanrıçası, onun kocası fırtına tanrısı, çocukları, yani Nerik, Zippalanda. Fırtına tanrıları, kızları Mezullaş ve torunları Hatti kökenli idiler. Telepinuş ve eşi Hatepinuş da Hattilerden gelme idi.  Telepinuş efsaneleri aslında Hatti medeniyetinin ürünüdür.

Hatti Dili: Mesela rahip hattice konuşuyor. Dağ, nehir, kent ve tanrı adlarından, bazı dini ve mitolojik konulu metinlerde hatti dili kalıntıları elde edilmiştir. Hattice, Hind-Avrupa ve Sami dillerinden tamamiyle değişik, kendine özgü bir dil olduğu saptanmış.

Hattiler Anadolu’nun yerli halkı idi. Beylikler halinde idare ediliyorlardı. Bir çeşit kent devleti olan bu beylikler MÖ: 2200 den sonra teker teker  Hititlerin eline geçmeye başladı. Mısır topraklarında ki Kadeş savaşı tasvirlerinde yapılmış olan “ Hititli” tanınan büyük burunlu askerler yine o tasvirlerde ki krallarından bambaşka bir etnik tip göstermektedir.

Hatti Sanatı: İlk defa A.Goetze: Alişar ve Alacahöyük’deki erken tunç devri tabakaları Hattilerle ilgilidir. Arkasından Kurt Bittel’de aynı görüşü ileri sürmüş.

Söz konusu Hitit askerleri MÖ: 2000 tarihlerinde yapılmış Hasanoğlan gümüş heykelciğinin fizyonomisini andırmaktadır. Heykelcik Hatti sanatının madenlerinden yapılmış. Hattilere ait altın, gümüş, elektron ve tunç eserler Kızılırmak kavisinde ile   belki de  Orta Anadolu’da yaygın olduğunu biliyoruz.Ayrıca yazıyı bilmiyorlar. Zengin halk, yumuşak bakırla, kalayı karıştırıp tunç dökebiliyor. Dünya öküzün  boynuzları üzerinde duran Alacahöyük ve Horoztepedeki kutsal anlamdaki hayvan heykelcikleri şeklinde alemlere Güney Rusya’da Maikop medeniyetinde de rastlanmıştır.

Alacahöyükte mezarlarda çıkan krallara ve krallık mensubu mezarlarda ölü  “hocker” duruşunda sağ yanı üzerinde ve yüzü güneye, ayakları doğuya yönelmiş olarak yatmaktadır. Cesetler ölü giysileri ve çok zengin armağanlarla birlikte gömülmüştür.

       Zaten Hattilerin; Anadolu’nun daha çok Orta bölgeleri ile Güney doğu çevrelerinde yerleşik oldukları anlaşılmaktadır. Akkatça uzman Dr. Emin Bilgiç’in tesbit ettiği Hattice yer adlarına Güney Doğu Anadolu’da rastlamaktayız.

Tanrı ve kral tasvirlerinde özellikle Yazılıkaya rölyeflerinde (kabartma) düzgün burunlu, güzel yüzlü başlara rastlıyoruz.

Hatti tipi: Mısır rölyeflerinde Hitit askerleri büyük ve kavisli bir burun ve arkaya doğru meyilli bir alın gösterirler. Kaynak: Bossert, Anatolien. Bu askerlerin Hatti bölümünde anlattığımız üzere yerli Hatti halkının tipini temsil ettikleri düşüncesindeyiz.

Homeros’a göre; iri yapılı ve uzunca olup  geniş yüzlü, yuvarlak yani top kafalılar. Birde savaşçı ve inatçılar. İlmi açıdan brakisefal, minkari iri kalın burunlu iri yapılı uzunca insanlar. M.Ö.13.yüzyıl duvar resimlerine göre,  kafanın arkasına doğru meyilli alınlı. Geniş omuzlu iri yapılılar.

Melez tip: Geniş yüzlü, güzel, büyük ancak düzgün burunlu yüzler. Bu tip Hatti ,Hitit kaynaşmasından oluştuğu kanaatındayız. Aynı tip insanlara Çorum- Yozgat çevresinde bugünde rastlanmaktadır.

Hitit rölyeflerinde ön cepheden tasvir genellikle yapılmıyor, insan ve hayvan figürleri hep yandan (profilden) gösteriliyordu.  

Şarkta kabartma resimler “ ön cepheden görüntülenmiş.”

Hititler çağdaş Mısır ve Mezopotamya’da olduğu gibi kabartmalardaki insan figürlerini gözleri ile gördükleri biçimde değil, kafalarında düşündüklerine göre tasvir ediyorlardı. “Cevap: Büyük ihtimalle, Hatti-Hitit medeniyetinin hakimiyeti altındaki bölgelerde yaşıyan etnik insan profillerinin dış  görünüşlerini hesaba katarak mükemmel rölyef ortaya çıkarmaya çalışan heykeltraş aynı zamanda taşa şekil veren sanatçı; beğendiği  gelişmiş uzuvların görüntülerini bir araya getirip, yeni bir insan tipi ortaya koymuş olabilir.”

Bu tasavvura göre insanın uzuvları en anlamlı olarak. Yüz her zaman profilden, göz tam cepheden, göğüs ve vücudun üstü önden, bacaklar ise yandan tasvir ediliyordu.  
Kay: Dr.Ekrem Akurgal,Hatti-Hitit Uygarlıkları.

Hattiler Tevrat’a göre Kenan’ın soyundan türemişler. Ayrıca Hattiler Hz. İbrahim döneminden beri (M.Ö.20 ve 19.yüzyıl) Filistin de vardılar. İbraham (a.s) Hebron’da cenazesini defnedeceği bir mağara satın almış. İlginç Tevrat’ta adı geçen İsav (İsrail oğlu) Hattilerden hanımlar almış ve Musa kavminden çok kişiler Hatti kızlarıyla evlenmişler.