19 Aralık 2012 Çarşamba

ESKİ ÇAĞLARDA İNSANİ BOYUTLU BİLGİLER

Modern Etnologlar  belirsiz bir şekilde “Asyanik yada Protohitit adını verdikleri insanların Galatlardan 4000 yıl önce Anadolu yaylasına yerleştiklerini söylerler. Bunlar “Bereket” kültü(en üçlü Tanrıça-Toprak-Ana kültü)’nü sürdüren, kırsal kesim halklarıdır. Aralarına “Ay”ın simgelediği bir külte bağlı olan ve Arap çöllerinden gelen Sami göçebeler, bedeviler karışır.

NUH’un Gemisinin Yanaştığı ARARAT Dağı: Grek olmayan yerli halk FRİG’ler, Tufandan sonra  Agdos kayasının üstünde doğmuş ikinci insan ırkından en eski kavim olduklarını iddia ederlerdi.
2000’e doğru Yunanistan ve İllyria dahil bütün Avrupa’ya kütle halinde Hind-Avrupa ırklarının akınları olur. Bizim Galat yaylasına da Hititler inerler.

Batılı Bilginlere Göre Hititler Kuzeyden yani ya Galatlar gibi Trakya ve Bosforos (İstanbul boğazı) üstünden ya da Karadeniz kıyılarının Kafkasya yönünden gelirler. Hangi ırktandır bunlar? Burada Hind-Avrupa terimi, belirli bir uygarlık tipine uygulanır. Bunlar beyaz ırktandırlar: Nordik mi? Urallı mı, Altaylı mı? İlk Türkler’mi?. Ne olursa olsun soğuk stepler ırkı ve Sami değil. Dördüncü binin  Sümerleri de beyaz ırktandır. Sami değiller. “Irk kavim kavramı ilk defa İbranicede geçmekte. O çağlarda ırk bilinmiyor. Çünkü: İsrailoğulları M.Ö. 15.yy da Mısır’dan Hz.Musa(as) önderliğinde Çöle indiklerinde özellikle yaptırdıkları tapınaklara öncelikle soy ve kabilelerin sayı kayıtlarını tapınaklara yazdılar. Böylece ırk ve kavim bilimi ortaya çıkmış oldu. NOT: Fernand Lequenne’nin Galatlar eseri sağlıklı değil…
İNCİL’in sık sık bahsettiği ve Davut’tan(a.s) türeyenlere kan vermiş olan Hititler, Mısır freskleri üstünde en saf renklerle işlenmiş. Kumral, karma karışık uzun dik saçlı düz burunlu koca şeytanlar. Galatlarla Hititler iyi anlaşıyorlar. İncilin bir bölümünde Babil’den  gelen 120 bin Galattan söz edilir. Her ne olursa olsun İsrail’e karşı Galat yürüyüşü çok korkunç olmalıdır ki “Kutsal Kitap” bundan tarihin kahramanlıkları arasında söz ediyor.

Galatların ki gibi kadınları alçak gönüllü gösterişsiz. Hitit evleri büyük pencereli olup şehirleri yüksek tepeler üzerine kurmuşlardı. Hititler ışığı ve geniş alanları severlerdi. Hititler demir işçiliğinde usta halktırlar. Hatta demir harp aletleri sayesinde zalim Asurluları, Mısırlıları yendiler. Suriye’ye gelecekteki Filistin’e yayıldılar. Fakat mö.1200 e doğru aniden Marmara ve Ege kıyılarında ilk defa olarak, arabaları, kadınları ve çocuklarıyla gelmiş olan başka akıncılar görülür. Süt gibi beyaz derili, mavi gözlü, içkiye düşkün sarışın devlerdir bunlar.

Bu kavim pruvalı gemileriyle adalardan adalara Girit’e kadar giderler. Oradan da Mısır’a uzanırlar. Bunlara deniz kavimleri denir. Pek çoğu Galatların izlediği yoldan Boğazlar, Bitinhyia, Troya,İyonya vb. denizden karadan Suriye’yi işgal ederler. Zengin Fenike limanlarını kuşatırlar: Filistinliler “Vadedilmiş Toprakları, zaptetmekte olan İbraniler, zamanında kendilerine karşı koymuş olan Kenanlıların şehirlerinin cayır cayır yandığını seyrederler. Aynı tarihte başka kavimler Hitit yaylasına akınlar yaparlar.Hattuşaş’ yakıp yıkarlar. Çok geçmez Hitit İmp. Çöker.(sf.62-63)

İSKENDER’in  Mezopotamya’da toprak verdiği “ paralı Yahudi askerlerin soyundan gelenlerde  bulunur. Yahudi ve Galatların silah arkadaşlığı ettiği görülür(.sf.65)
Pessinus Tanrıçası, Hititlerin 2000 sene önce buldukları Kubebe’dir. Fakat kendi kendine doğurması nedeniyle gök ve yıldırım tanrısının da üstündedir.

Bakire ve ana, tartışmasız bütün tanrıların anası, hepsinden önce. Bu meselenin geçtiği çağda Frigyalı yerliler. “Kendi kendinden dağdan doğduğu ve orada devasa iz bıraktığını hala anlatırlar.(sf.70)
  ANTİKOS Greek olduğunu iddia eder(.sf.74) Hellespontos’u (Çanakkale) geçip Trakya’yı işgal eder. MS.191 yılında Antikos İzmir ve Lampsakos (Lapseki).

Dünya Tarihi için önemli tarih ekim 190 da, Atıkos, Magnesia’nın nehri Gediz’in arkasına ordusunu yerleştirir. 82bin Asyalı, her milletten insan, çoğunlukla Galatlar, Marsalyalılar büyük sayıda Yahudi askerleri.Roma senatosunun iradesiyle Asya’nın en özgür topluluğu olan Galatlardı.
Galatlar Romalılar tarafından simge seçilen “kırmızı manto giyiyorlar” Bu Hellen fantazisi olarak grek zevkini dünyaya açıklıyordu. Hızla doğu hellenleşiyordu şöyle ki: Bir araştırmacı olan Polybus’un dediğine göre: çok sayıda tanrı, tanrıça, kahraman, cin, peri heykelleri resmi geçiti yapılıyordu. Yanlarında mytosları, tasvirleri, rahipleri, bakireleri en küçük Suriye şehirlerin Baal ve Baalatları, Fenikeden, Kenan ilinden en korkunç ve hayasız olanları… Mezopotamya, Medya, Kapadokya, Pontos, Klikya, Frigya’nın hatta Hindistan tanrıları cinleri ve bunda grek tanrıları çılgınca, ahlak dışı şölenler yapılıyordu. Sonunda ülkelerine dönüyorlardı. Romalıların en iyi dostları da Galatlar oldu. Maalesef doğu kolayca Hellenleşiyordu. Episfanes. III. Antikos Kudüs’e 20 yıl önce zaferle girdi. Genç Yahudilerde bu hayasız Grek yaşamına kendilerini kaptırıyorlardı.

Kutsal kitapların anlattığına göre, gidip Episfanesi gördüler. Cimnasyumlar yaptırdılar. (Kudüse bile) kendilerini çıplak göstermekten utanmadılar ve günah işlediler. Pek çok sünnetli Yahudi sefahat yuvaları olan Tyros ve Antakya’daki atletizm yarışmalarına Yahudiler katılıyorlardı. Tanrının Musa’ya vermiş olduğu “yasa” ya karşı işlemiş günah ölümle cezalandırılırdı. Yahudilerin tanrısı “Elohum” yani tek tanrıları var. Arapça “Allah” tı.

İlk İbraniler Kenan iline girdikleri zaman, Kenan ili iğrenç idollerle(put) doluydu. Putperestler Tanrıyı temsil eden taşın, fildişinin, altının onu içlerinde tuttuğuna inanmışlardı. Altın dana bile tanrıydı.
Sarkık memeli kadın ( Artemis) toprak, kadın ve erkek cinsiyet organları hepsi tanrı olmuştu.  İnsan bunların karşısında başını eğiyordu. Kutsallaştırma sonucu zevk insanları aklın almayacağı sapıklık yapıyorlardı. Bu ahlaksız Grek hayranları Yahudilerle dirsek dirseğe yaşıyorlardı. Koca bir genelev olan Surıye-Filistin’de Yahudilerin tek tanrı anlayışını yaşatabilmeleri bir mucizedir.

Makkabios kitaplarının yazdığı gibi bazı Yahudiler idolleri selamladılarsa da çoğu bunu reddettiler ve ölümü yeğlediler. Putperestlere karşı nezaket için bile olsa  jest yapmadılar. 4.Antıkos  ve paralı askerleri (Galatlar, Suriyeliler ve başkaları) Kudüs tapınağına saldırırdı. Kral kutsalların kutsalına girdi. Ünlü hazineyi eline geçirdi. Şamdan ve madeni mihrapları aldı. Tapınaktan aldığı parayla Antikos göz kamaştıran ve utanç verici şenlikler yaptırdı.

Yahudilerin yeni doğan çocuklarının sünnet edilmesini yasakladı, hem de ölüm cezasıyla. Sonunda Süleyman mabedine Danyal’ın şimşek taşıyan kapitalın zevs’ini yerleştirdi. Yahudilerce en mekruh sayılan domuzu mabedin içinde kurban ettirdi. Bilinçli İsrail halkı bu hayasız halka karşı direndi. Ve 25 yıl süren çatışmaları Yahudiler kazandı. Arkasından Hazar Denizi bozkırlarından gelen savaşçı Partlar ve İskitler, Selevkusları vurdular. Korku karşısında birleştiler. Böylece Epifanesin yerine geçen biri Yahudilere bağımsızlık tanır. İsrail özgür devlet olur. Yahudiler Tanrıya yalvarmak için yüksek yerleri seçerdi. Bir kaynak çevresinde birkaç meşe ağacı oldu mu, orası bir İbrani tapınma yeriydi.
Kuzeyden gelen Avrazya ailesinden kavimler; Filistler, Hititler ve daha niceleri. İsrailoğullarıyla kanları karıştı. Süleyman’ın Hititlerin oğlu olduğu (sf.106) Bu çağda Yahudilere her yerde rastlıyoruz. Örneğin Yunanistan’da, Antakya’da, Tarsus da yerli halkın büyük bölümünü oluştururlar. En son sürgünler bile (Mısır, Pers ülkesi, daha yakında Manisa yenilgisinden sonra İtalya’ya sürülmeleri) en son olarak büyük Antikos’un yanında paralı asker olduklarını gördük.

Sf.131 Ankara (Ancyra)  Vasiyetnamesi Metini:
Ankara’nın eski mahallesinde, Tegtosag Galatlarının Ağustus ve Roma’nın şehirlerine kurdukları tapınağın bir bölümü hala ayaktadır. Bu duvarların birinin üstüne latin harfleriyle Ankara vasiyetnamesi yazılmış. Ankara’da yıl 70 den 19’ a kadar. Burada öğreti denince ortada dolaşan çok sayıda Frig, Yahudi, Kelt kehanetleri ima ediliyor. Neticede Romalı Avgustus zamanında yerinde hiç durmayan Galya’lılar, Galatlar, Yahudiler Romalı Avgustus’un yasalarına uyarlar. Ve Avgustus’un barışı sırasında Galatia Küçük Asyanın en müreffeh ülkesi olur.

Galatların ET kurutma bilgileri Roma’da bile öğülmektedir. Galat EKMEĞİ beyaz undan yapılıp meşhurdur.

Galat kadınlarının söz götürmez faziletlerinden eski çağ yazarları bahseder.
Genç ve güzel Gamma, Galat Tetrarh’ı, Sınat ile evliydi. Greklerin eski Artemisi ve onun latinlerdeki karşılığı olan Diana’dan çok Kybele’ye benziyordu. Avgustus’tan sonra Tiberius hayatının sonuna doğru kendini gizli ilimlere verir ve deli olur. (yıl 37 den 41 e kadar)
Not: Grekçede Diaspora, İbranicede Galut. (Gal kökü sami dilinde yaratıcı dönen)

18 Kasım 2012 Pazar

EN YAYGIN RUH HASTALIKLARI ve TEDAVİSİ:


Kim Rahman’ı anmaktan yüz çevirirse, biz ona şeytanı musallat ederiz. (zuhruf sure.36)

Bu şeytanın vesveselerinden (vehim/takıntı/kurgu) kurtulması için, tabii tıbbı tedaviye ve manevi tedaviye sıkı sarılmaktan başka yol yoktur.

Devalı abdestli olmak, ibadetleri düzeltmek, çok Kur’an-ı Kerim okumak ve  Allah’ı devamlı teşbih etmek. Her gün, yarısı sabah namazından önce, yarısı ikindiden sonra olmak üzere sırayı bozmadan: Fatiha-i Şerif, Bakara suresinin ilk 5 ayeti ve 163-164. Ayetleri.(163.ayetin meali: İlahınız bir tek Allah’tır. O’ndan başka ilah yoktur. O, rahman ve rahimdir.)   ( Arapçası: 163.ayet: ve ilahi hüküm ilahün vahidün La ilahe illa hu verrahmanürrahim.)  

Ayet.164: Şüphesiz ggöklerin ve yerin yaratılmasında gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten indiripde ölü haldeki toprağı  canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları  ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için bir çok deliller vardır.

Ayetel Kürsi  ve Amenerrasulü,Yasin-i şerif, Saffat sure:37 “7.ayeti devamlı teşbih edilmeli. Bu üç ayet dua ayetidir.” ,rahman sure 5,. Vakıa sure56, Mülksure67, İhlas sure112, Felak sure113, Nas sure 114, Kafirun sure109, sad sure41 ayetinin yarısı, mü’minun sure97-98,

Hz.Enes(ranh)dan rivayet: Cinnilerin azılılarına Bakara suresinde ki şu ayetlerden daha güçlü  tesir eden bir şey yoktur. “Ve ihahüküm ilahün vahidün ‘den itibaren iki ayet” buyuruluyor. Bu ayetleri ezberlemek ve yukarıdaki dua ayetlerini günde en az 300 defa teşbih etmek çoketkilidir. Yatarken, gezerken, iş yaparkende teşbih edilebilir.

PEYGAMBERİMİZ  HZ.MUHAMMED (SAV)
“Vesvese şeytanın tohumudur. Tarlası tokların karnıdır. Toklukta vaki olan vesveseler kuvvetli ve artıcı olur. Vesvese ateşi açlıkla söner. Mecnun aç kalınca , deliliği kalmaz, akıllı olur.”buyurmuşlar.
“Bir ay boyunca her pazartesi ve Perşembe bir gün boyunca aç kalınmalıdır.” Bu hastalar için,açlıkta devamlılık fevkalede önemlidir. Bir ay bittikten sonra hasta 3 gün açlık yapmalıdır.
4.gün akşamı karaciğer temizlenmesi yapmalıdır.(karaciğer kemizlenmesi 3 gün)
3 ölçü aslan kuyruğu otu+3 ölçü alıç+2 ölçü oğul otu
2 ölçü kedi otu kökü ince ince kıyılır, bir bardak kaynar suyla karıştırılır ve 5-10 dakika demlendikten sonra süzülüp günde üç defa içilir. (korku, gerginlik, uykusuzluk ve huysuzluğu azaltır.)
RUH HASTALARI açlıkla birlikte muhakkak hacamat yaptırmaya başlamalıdır. Çünkü hacamatla ve Kur’an-ı Kerim okumakla kontrol edebilirler. HACAMAT TEDAVASI: Omuzlar, kafa arkası, iki taraftan kulaklarla-ense çukuru arası, kürek kemikleri arası ve altı, bel ve kuyruk sokumu, dizler, tekrar kafa hacamatları sırasıyla yaptırılmalıdır. Kafa,kürek kemikleri arası ve altı hacamatlarını birkaç defa tekrarlamak gerekir. İlk 2 hafta her p.tesi ve Perşembe , sonrası 3 hafta her p.tesi veya Perşembe, sonra 3 ayda bir hacamat yaptırılmalıdır.Hacamatlat tamamlandıktan  5 hafta sonra SÜLÜK tedavisine başlanır.

KUTSAL KİTABIN HATIRLATTIKLARI


 (Eski Çağ Tarihi,Etnografik,Antropolojik ve Soy Bilim)                                                                                                                                

ADEM(AS):ı Rab, topraktan yarattı. Böylece Adem yaşayan varlık oldu. Aden’den bir ırmak doğuyor, ilk ırmağın adı Pişon, 2.ırmak Gihon, 3.ırmak Dicle.bu ırmak Asur’un doğusundan akar. 4.ırmak ise Fırat’tır.

ADEM’İN SOYU:  Şit,  Enoş, Kenan, Mahalalel,Yeret, Hanok, Metuşelah, Lemek,Nuh.
Adem uyurken Rab  O’nun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapladı. Adem’den aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Adem’e getirdi. Sonuç O’na kadın denilecek.
Adem’in Kayin(Karun) ile Habil adında iki oğlu doğdu.  Kayin(Kabil)  Habil’i tarlaya götürüp öldürdü.
Kayin (Karun)in soyu: Kayin’den oğlu Hanok doğdu. Hanok’tan İrat oldu. Birde Kayin’in torunlarından  Ada adında bir kızı oldu. Arkasından Silla adında bir kızı daha oldu. Yine Yuval adlı bir erkek daha doğdu.
Tuval-Kayin: Tunç ve demirden çeşiti kesici aletler yapardı.
Adem’in  bir çocuğu daha oldu. Adı: Şit. Şit (a.s) ın torunu Kenan olup oda 910 yıl yaşadı.
Adem 930 yıl yaşadı.

NUH’un GEMİSİ: Yapı malzemesi; gofer ağacı(selvi ağacı olduğu sanılıyor) ından yapılan geminin içini dışını ziftledi, içine kameralar yerleştirdi. Geminin ölçüleri. Uzunluğu: 22,5metre. Yüksekliği: 13,5 metre.Pencereleri yukarı doğru: 45 cm. Kapı geminin yan tarafında alt, orta ve üst güverteler yaptı. Tufanın sonunda gemi Ararat dağlarına oturdu.

NUH’un  Oğulları: Sam, Ham , Yafet yeryüzüne yayılan bütün insanlar onlardan türedi. Nuh çiftçiydi. Tufan sonrası ulus, ulus, boy, boy yeryüzüne yayılan bütün bu insanlar Nuh’un soyundan töremedir.YAFET Oğulları:Gomer, Yavan, Tuval,Tiras diye devam ediyor. Gomer’in oğulu:Eşkenaz, Togarma .
Kenan’ın ilk oğlu Sidon(Saydalıların atası) un  babası ve Hititlerin (İsraillilerin fethinden önce Kenan’da yaşayan halk. Birde Anadolu Hititlerin Güney-doğu Anadolu ve Suriye’de “ Geç Hitit” krallıklarını kurmuş olan torunları. Bu halkların ilişki derecesi bilinmiyor. Yevusluların, Amorluların, Girgaşlıların, Hivlilerin, Arklıların, Sinlilerin, Semarlıların, Hamalıların atasıydı. Kenan boyları daha sonra dağıldı. Kenan sınırı: Sayda’dan Gerar,Gazze,Sodom,Gomora’dan Laşa’ya doğru uzanıyordu. Ülkelerinde  ve uluslarında çeşitli boylara ve dillere  bölünen Hamoğulları bunlardı.

SAM’ın Oğulları: Elam, Asur, Lut, Aram, Haran. Haran’ın oğlundan olan torunu Lut.                    
Şeria ovasının içinde Sodom ve Gomora kentleri vardı. Suriye, Şam’da Kadeş kenti adı geçiyor.                                                                                                                                                                   

İBRAHİM(AS)  bir çok ulusun babasıdır. Eşi Sare hanım Kenan ülkesinde  Hevron’da ölünce İbrahim (as), Hititli Sohar oğlu Efron’un tarlasını satın alıyor. Satın aldığı tarla içinde ki Makpela mağarasına Sare’yi defnediyor. İbrahim Peygamber de ölünce oğullarıda Makbele mağarasına eşi Sare’nin yanına defnediliyor.

BABİL KULESİ’nin GİZEMİ:  Başlangıçta dünyadaki bütün insanlar aynı dili konuşur, aynı sözleri kullanırlardı. Babil’den dağılmayalım diye birbirlerine, Gelin, tuğla yapıp iyice pişirelim dediler. Taş yerine  tuğla , harç yerine zift kullandılar. Arkasından kendimize kent kuralım dediler. Göklere erişecek bir kule dikip ün salalım. Böylece yeryüzüne dağılmayız.

Rab insanların yaptığı kentle  kuleyi görmek için aşağıya indi. Tek bir halk olup aynı dili konuşarak bunu yapmaya başladıklarına göre, düşündüklerini gerçekleştirecek, hiçbir engel tanımayacaklar dedi. Gelin aşağı inip dillerini karıştıralım ki, birbirlerini anlamasınlar. Böylece Rab, onları yeryüzüne dağıtarak kentin yapımını durdurdu. Bu nedenle kente Babil adı verildi. Çünkü RAB bütün insanların dilini  orada karıştırmış ve onları yeryüzünün dört bucağına dağıtmıştı.

İSMAİLOĞULLARI:  1-Nevayot.2- Kedar. 3- Adbeel. 4-Mivsam. 5-Mişma. 6- Duma. 7- Massa. 8-Hadat. 9- Tema. 10-Yetur. 11-Nafiş.12-Kedama. Bu on iki bey oymakların atalarıydı. Köylerine, obalarına da bu adları verdiler.

İSHAK VE EŞİ REBEKA: İshak (as) oğlu ESAV ;40 yaşında Hititli Beeri’nin kızı Yudit ve Hititli Elon’un kızı Basemat’la evlendi. İshak(as)ın oğlu Yakup(as) a  nasihatı  Kenanlı kızlarla evlenme! Yakup (as) ın ikinci kalıcı adı  İsrail.(İsrailoğullarının; 12 Atası demek)
YAKUB’un ilk oğlu Ruben. RUBEN’inoğulları. Hanok,Palkı,Hesron.
LEVİ’nin oğulları .
YAHUDA’nın oğulları. Er, Onan,Peres,

YAKUB’un karısı Rahel’in oğulları: Yusuf, Benyamin. Not: Mısır’daki ON kenti (Heliopolis kenti)  Yakub(as) un Ölümü: Oğullarına  beni Kenan ülkesinde ki atalarımın yanına defnedin dedi. Yusuf(as) Babası Yakub’u, Mısır’da mumyalatıp Kenan ülkesinde Hititli Efron’un arazisinde yer alan Makbela mağarasına atalarının yanına defnettiler.
İSRAİL HALKI  Mısır’dan yaklaşık 3500 sene önce köle oldukları  ülkeden ayrılmışlar. (MÖ.15.yy) demek .Kenanlılar, Yahudi ırkından değiller.

RAB bin yardımıyla yerli Halk: Hititli, Girşahlı,Amorlu, Kenanlı, Perizli, Hivli ve  Yevusluları sizden daha güçlü 7 ulusu yerlerinden kovacak. Şeria ırmağı bölgesinde oturan halkın yaptığı kentin SURları yüksek. Yerli halkıda Anaklılar uzun boylular.

NOT: MÖ. 15.yy  da UN değirmenini icat etmişler. Taştan (sileks yani çakmak taşı olabilir) bıçaklar yap. İsraillileri  eskisi gibi sünnet et. Mısırdan çıktıklarında ki savaşan halk sünnetliydi, ama çocukları değildi. İSRAİL HALKI  çölde 40 yıl dolaştı. Yani uzun yıllar Çölde yaşadınız.                                              
FİLİSTİNLİLER İsrail halkının; kazma, balta ve orakların ağızlarını bilevlerdiler. Birde övendere yapmasını biliyorlardı.

İBRAHİM (AS): Babası Terah ve öbür atalarınıza eski çağlarda Fırat ırmağının ötesinde yaşıyan başka ilahlara kulluk ederdi. Ben atamız İbrahim (as) ı ırmağın öte yakasından alıp bütün Kenan topraklarında dolaştırdım.                                                                                                                                                 

MUSA (AS) IN DOĞUMU: Levi’li bir adam kendi oymağından bir kızla evlendi .Kızın babası Yitro Kahin idi. Fıravun(II.Ramses olabilir) un İsraillilere baskı neticesinde  3 aylık çocuğu(Musa) Nil kıyısı sazlığında ziftli bir sepetin içinde buldu. İsrail halkı yaklaşık 3500 yıl önce Mısır’dan ayrılmışlar.Musa(as) RAB bine Sina dağında yalvarıyor. Rab Musaya “ON EMİR”in yazıldığı iki taş levha andlaşmayı Musa(as) a verdi. İsrail Çölünde ilk  Nüfus sayımı: Ruben oymağı,Şimon oym, Gad oym, Yahuda oym, İssakar oym, Zevulun oym, Yusufoğulları oym, Benyamin oym,  Maneşse oym, Dan oym, Aşer oym, Naftali oym, toplam nüfus 603 bin 550 kişi. Musa 120 yaşında vefat etti. Not: Levioğulları sayılmadı. Çünkü:İktidarın hizmet grubu olduğudur.”Kur’an-ı Kerim’de Tevrat kelimesi 18 yerde geçer. Hz.Muhammed’in  Tevrat’ta müjdelendiği Yahudilerin Tevrat’ı orijinalhaliyle muhafaza etmeyip değiştirdiği bildirilmektedir.

Mısırlılar sizi savaş arabalarıyla Kızıldenize kadar kovaladılar. Sonunda Mısırlıları deniz sularıyla örttü.(Rab diyor) İsrailoğullarının önce  Zered’de kondukları ve sonra orada göç edip Amorilerle ve Başanlılarla savaştıkları (kay: Tesniye kitabı)
Rab’bin dokunmadığı uluslar Beş Filist beyliği,bütün Kenanlılar, Saydalılar, Lübnan dağlarında yaşıyan  Hivliler. İsrailliler, Kenan,Hitit,Amor,Amor,Periz,Hiv ve Yevus halkları arasında yaşadılar. İsrailliler bu halklardan kız alıp, kız verdiler.

DAVUT (AS): Fizyonomik açıdan kızıl saçlı,yakışıklı, gözleri pırıl pırıl olan bir delikanlıdır.Filistli komutan Golyat(Callut)ı sapan taşıyla öldürmüş.

Önemli Açıklama: Davut(as) ın  Uriya’nın karısıyla evlenerek Hz.Süleyman’ın  babası olduğu belirtilmektedir (ki  Eski Ahit’teki ilgili bölümleri tetkik ettiğimizde Davut(as) a iftira  eden bu bölümün ekleme  olduğu görülmektedir. Öte yanda  Eski Ahit’te Allah’a ve elçilerine , ayrıca Yahudi atalarına o kadar çok itham ve iftira edilmektedir ki bazen “bu kitapları gerçekte  Yahudiler mi yazdı?” diye tereddüt ettiğim olmuştur.

        YAHUDİLERİN  KISA TARİHİ: Kökleri MÖ. 2.bin yıla kadar gider. Yahudiler MÖ.1350 den  MÖ.586 yılına kadar süren ilk Yahudilik, MÖ.1200 de bulunan Merneptah steli (mezar taşı) nde bilgi mevcut.

BABİLliler MÖ.586 de Yahuda krallığını ele geçirirler.Ve Yahuda halkını Babil’e sürmüşler.

          SÜLEYMAN (AS) MÖ.970 yıllarda İsrailin başına geçmiş. İsrailde 12 bölge valisi vardı.Süleyman Tapınağını ,Süleyman (as) yaptırdı. Yapı malzemeleri: Taş ocaklarından  getirilip yontulan malzeme taş. Örtüsü sedir ağacı ve sedir ağacı kirişi, kalın biçilmiş tahta ve direklerle destekli. Kapıları iğde ağacı. Duvarları kabartma keruvlar, hurma ağaçları ve çiçek motiflerle süslü. Ayrıca çam ağacından yapılı katlanan kapı. Birde oymaların üzeri düzgün biçimde altınla tapınak 7 yılda tamamlanmış.Süleyman (as) İsrail halkından hiç kimseye kölelik yaptırmadı. Çalışan İşçileri yöneten 550 kişi görevli İsrailli idi.
SABA kraliçesi, Süleyman peygamberi  ziyaret ediyor. O yıllarda gemiler var. O yüzyılda ARAMLIlarla İsrailliler savaşıyor. MÖ.9.yy  ortalarında  İsrail halkı(Kuzey krallığı)  ASUR’a sürgün ediliyor. BABİL kralı Nebukadnessar Kudusü ele geçirip yıkıyor. Yahuda halkını Babil’e sürmesi MÖ.586 dır.

ZEKERYA (AS) İsrail krallığı yapıyor.Zekerya Peygm. Yaveşoğlu  Şalkım hile yapıp öldürdü.Yerine kendi kral oldu.

İLGİNÇ YAZILAR:  Yahudaoğullarına örnek: Kadın adı Tamar, Salma. Erkek adı İsmail, Yeter, Azarya.

Yonatanın oğullarına bir örnek: ZAZA, Haran oğlu Gazez,Mosa, Kadın adı Aksa, Şema erkek adı,

İsrail’in ilk oğluRUBEN’in oğulları: Hanok, Pallu ,Hesron, Levi soyundan ilginç isimler;  Harun, Musa, Miryam, Azarya.

NOT: Gezer kent adı, DOR kent adı olup Yusuf (as) soyu bu kentte yaşadı.
BÜNYAMİN oğuları: Bala, Efrayim’in oğlu Beria. Beriya’nın oğlu Refah.

Kral SAUL’un oğul.dan birinin adı SUR.

SİYON: Kudüs ‘ün kurulduğu tepelerden biri olan siyon sözcüğü soyut manada  Tanrının konutu veya Tanrının halkı demek. 

Sonuç: MÖ.586 da Süleyman Peygamber Tahtını kaybediyor. Tahta geçen Süleyman’ın oğlu Kral Rehavam zamanında  Mısır kralı Şişak, Kudüse saldırıp  mabedi ve konutlarda ki altın, gümüşü alıyor.

MÖ.538 de Babil sürgününden dönen İsrailliler Tapınak yapmaya başlamışlar. Fakat kral Antahşasta’ya  bölgenin halkları   mektup gönderip  derler ki; bunlar vergi vermezler, gelirler azalır.

MEDYA İlinde (bugünkü Hemedan)  Ahmeta kalesinde bir tomar yazı bulundu.Yazıtta:Tapınağın kurulması için temel atılsın cümlesi yer almış.Aramice mektubu yazanlar arasında  Persler, Erekliler,Babilliler ve Sus halkı. Yahudileri vergi vermezler diye şikayet ediyorlar.Yinede  Babil kralı Kildani döneminde  Nebukadnessar tapınağı yıktı. Kral Nebukadnessar sürgün ettiği İsrailliler  yurtlarına geri döndü. Toplam nüfus 42bin 360 kişi.

İlginç Tarihi İsim: MÖ.6 y.y.da  Davutoğullarından Hattuş  (Anadolu’da  Hattuşa kentinin kurucusu olamaz mı?)

EYUP (AS) Peygm. MÖ.5.yy Zebur Aramicedir. O dönem Asur kralı Nebukadnessar altın heykeli Babil’in Durapvasına  diktiriyor. Ölçüleri. 27m boyunda, 2,7m. eninde.
PERS ve MED İMPARATORLUĞU: Yahudi kızı Ester (güzel endamlı), Mordekay’ın  amcasının kızı. Darius Med krallığını 62 yaşında ele geçirip kendini kral ilan etti.
ELAM İline de Daniel kral oldu.
GREK ülkesinden  Zebur’da bahsediliyor.

MÖ.8.yy da  İsrail’in Kuzey krallığında yaşıyan insanlara seslenen Yahudalı Peygm.  AMOS dediki:  Demir düvenlerle Gilat halkını dövdüler.Bu yüzden Hazal’in evine ateş yağdıracağım.
İSA (AS) ın soyu İbrahim oğlu,Davut oğlu İsa. Hz.Meryem’den mesih İsa(as) doğdu.

Mesih(Hristos). Petrus (yunanca okunuşu Petros).                                                                                                                          

Not: İsa(as) Vali Platus’un huzurunda, vali İsa (as) kamçılattırdı.

HOZAN: Aramice şimdi kurtar manasında. Hz.İsa; Zeytin Dağında dua ediyor.
KONYA’da  MS.40 lı yıllarda Yahudi topluluğu mevcut. Çünkü Listra’da Pavlus’u  ve Bernaba’yı taşlıyorlar. Timeteos (babası Grek, anası Yahudi memleketi Listra).                                                                                                                                                                                                 

DİP NOT:Lidya Hanım ,Pavlus’la Ege’ de Tiyatira kentinde karşılaştı. Lidya hanım “mor kumaş ticareti’ yapıyordu. MS.I.yüz yılın ilkyarısında Selanik’te Yahudiler vardı.Pavlus 1,5 yıl  Korint’te kalmış.Çünkü putperestmiş.MS.57-59 yılları arasında Romalılara mektup yazmış.

HİRODES: MÖ.40 ile 4 yılları arasında Filistin’i  Roma adına idare eden Büyük Hirodes’tir                            
APOLLOS :İskenderiye doğumlu  Yahudi olup Efes’e geldi. Tapınak yazıtlarını çok iyi okuyordu. Özellikle Hz.İsa’nın Peygamber olduğunu kanıtladı. Ve Yahudilerin iddialarını çürüttü.
KOLOSE(Denizli’nin 16 km. doğusunda bir yerleşim  Beldesi.Pavlus Kolose’ye iki defa uğramış.        
TİTUS: Grek soylu olup Pavlus’la Girit gitmiş.
BÜYÜK BABİL: Dünya fahişelerinin iğrençlik anası sonunda Babil yakıldı.              

BAZI PEYGAMBERLERE ve İSRAİL OĞULLARININ  BÜYÜKLERİNE ATILAN İFTİRALAR
Hz.Nuh’un içkiden sarhoş olup çıplak  kaldığı  iftirası.
Hz.İbrahim’e ve eşi Sara’ya yalan iftirası. Hz. İbrahim’in kendi kız kardeşiyle evlendiği iftirası.
Hz. Lut’a ve kızlarına zina iftirası.
Hz.İshak’ın  korkaklık ve yalancılık itham edilmesi. Hz.İshak’ın eşi Rebeka ve oğlu Yakub’a hilekarlık iftirası.
Hz.Yakub’un Allah’la güreşip insanlarla uğraştığı ve galip çıktığı iftirası. Hz.Yakub’un eşi Rahel’in  hırsızlıkla itham edilmesi.
Atadan Ruben’e zina iftirası. Atadan Yahuda’ya zina iftirası. Atadan Şimeon ve Leviye gaddarlık ithamı                                                                                                                                                                  
NOT: Hz.Yakub’un 12 oğlu İsrailoğullarının 12 atası: Ruben(bakın, bir oğul), Şimeon(işitme), Levi(bağlama) , Yahuda (methedilmiş), Dan (hükmetti),  Naftali (güreşim),  Gad(uğur),  Aşer(mutlu), İssakar(satın alınmış),  Zebulun (ikamet), Yusuf (artırsın),Ben-oni/ Benyamin (kaderimin oğlu/sağ elin oğlu)
Hz.Yusuf’a  falcılık iftirası. /Yusuf(as) ın babasını mumyalattığı iddiası.
Hz.Musa’nın  Mısırlıyı kasten öldürdüğü ithamı.
Hz.Davut’a korkaklıkla deli taklidi yapma iftirası./  Hz.Davut’a zina iftirası.
Hz.Süleyman’a  şirk koşma iftirası.
Hz.İsa’nın Tanrılığı iddiası.( Yeni Ahid)
NOT: İsrail (Allah uğraşır veya Allah’la uğraşan) / Beyt-el (Allah’ın evi) Bunlar çelişkili ifadeler.

Hz.İbrahim ve Hz.İshak zamanında Filistinlilerden söz edilmesi. Ama tarihi kayıtlar bu halkın MÖ.1200’lerde Egeden göç eden deniz halkları ile birlikte bu bölgeye geldiği, İsrailoğullarıyla aynı dönemlerde bu bölgeye yerleştiklerini göstermektedir.( Kay:Tekvin)
Kitabı Mukaddes in Tahrif Belgeleri : Yazarlarının kesin olarak belli olmaması. Kendi içlerinde ve diğer kitaplarla çelişkiler barındırmaları. Yüzyılları kaplıyan zaman dilimini içermeleri.                                                       Bazı bölümlerinin başka kaynaktan ekleme olmasıdır.    
Kay:1- Kutsal Kitap. 2- Hazreti İSA (Gerçek Mesih)

KİTAB-I MUKADDESTE Kİ İSİMLERİN TÜRKÇESİ
Havva: hayatı olan
Adamotu: cinsel gücü artırdığına inanılan  bir bitki.
Avram: yüce baba
Babil : kargaşa demek
Benyamin: Güneyli oğul.
Beytel: Allah’ı evi.
Bir Omer:  yaklaşık 2,2 litrelik birölçek.
Edom:kızıl
Elizer: Tanrım yardımcıdır.
Gad: uğur
Kahin: Rab ile insanlar arasında aracılık yapan ve Rabbe kurban sunmak gibi dini işlerle uğraşan görevli. (Kahin büyücülük,falcılık, sihirbazlık,gaipten haber vermez)
Mara: acı,acılık
Rab: ibrce: Yahve.
Şinar:Babil
Musa: ( ibr: Moşe,çıkarmak anlamına gelen “Maşa” sözcüğü)
İsmail.Tanrı işitir.
Yafet:bolluk
Şit:bağışlamak
Şilo: Sahibi
İşşa: kadın
Esav: tüylü
Peleg:taksim
İbrahim. Cumhurun babası,(İbranice Avraham: çokların babası demek.)
İsmail. Allah işitir.
İshak: güler.
Tsoar: küçük.
Yakub: Topuğu tutan
Edom:kızıl
Esek:çekişme
 Rehobat: genişlik
Ruben: bir oğul,erkek çocuk.
 Şimeon: işitme
Levi: bağlama,bağlılık
Şilo:sahibi
On Kenti: Heliopolis.
Önder:asa
Hoşea:kurtuluş
Sukkot:barınaklar
Peres:gedik açmak
Şiva: ant
Beer:kuyu
Maneşşe:unutturan
Filistdenizi: Akdeniz
Tavera: yangın
Şinar:Babil
Mispa: gözcü kulesi
Tabera: yanmak
Sukkot:barınak
Sara: Prenses yani Ece.
Sitna: düşmanlık anlamında
Soar: küçük
Dan: hükmetti, haklı
Naftali:  güreşim
Gad: uğur
Aşer: mutlu
İssakar: satın alınmış
Zebulun: İkamet,Değer.
Yusuf: Artırsın,daha çok versin
Benyamin: kederimin oğlu
Beer: kuyu
Musa: sudan gelen                                                                                                                                                                  
Massa/meriba: deneme/çekişme
Yehova-nissi: Rab bayrağımdır.
Eşkol: salkım.
Kibrot-hattava: iştah kabirleri.

10 Eylül 2012 Pazartesi

Hitit Çağı Pişmiş Toprak



Çaydanlık 
Alacahöyük Müzesi, Hitit Dönemi (M.Ö. 1650-1200)



Gaga Ağızlı Testi 
Çorum Arkeoloji Müzesi, Eski Hitit Dönemi (M.Ö. 1650-1450)



Matara
Çorum Arkeoloji Müzesi, Eski Hitit Dönemi (M.Ö. 16. yy.)

6 Temmuz 2012 Cuma

HATTİ ve HİTİT ÜZERİNE DENEMELER


Hititler bir Avrasya kavmidir. MÖ.2000 de Hatti ülkesine göç ettikleri düşünülüyor.
Bu göçün Kafkaslar üzerinden yapıldığı tahmin ediliyor. Hitit dilinin Hind/Avrupa kökenli olması göç kavramlarının hepsini kabul edilebilir kılıyor.
Hititlerin bu göçten sonra ilk yerleştikleri yerin Suriye’ye yakın bir yer olduğu, hatta Kuşşara’nın burası olduğu iddiasıda mevcut. Hititlerin ilk büyük göçlerinden sonra yerleştiklerini varsaydığını Güneydoğu Anadolu(Yunancada doğu demek) ve  Suriye’den yola çıkarak Kızılırmak yayına doğru geldiklerini ele aldım. Hitit imparatorluğunun büyük kralı olan II.Murşili veba hastalığından öldü.
Kadeş savaşının kesinlikle Mısır zaferiyle sonuçlanmadığı kabul ediliyor. Mısır tapınaklarında , mezarlarında  ve saraylarında yazı ve resimlere karşılık savaşı Hititlerin kazandığını gösteren bazı kanıtlar var.
Kısaca ilk kanatim Amurru prensi Bentaşina’nın Mısır’a bağladığı Amurru ülkesinin savaştan hemen sonra yeniden Hititlere bağlı hale getirilmesidir. Hititler savaşı kaybetseydi Amurru ülkesi eski konumuna dönüp yeniden Hititlere bağlı hale gelemezdi.
İkinci kanaatim savaştan yaklaşık 15 yıl sonra Hitit kralı  III.Hattuşili ile II.Ramses arasında imzalanan Kadeş andlaşması sonrasında  Hattuşili’nin büyük kızını Ramses’e çok büyük törenlerle gelin vermesidir. Hititli kızın Mısır’da kraliçe konumuna gelmesi savaştan kazançlı çıkanların Hititler olduğu kanaatidir.

Her ikiside bu savaştan kesin bir galibiyet elde edemese de savaştan sonra Hititlerin, Mısırlılara karşı çok daha avantajlı bir konuma geçmiş olması savaşta Hititlerin üstün geldiğini ortaya koymaktadır. Dolaylı şekilde Mısır kaynaklarına dayanarak aksini anlatan öyküler yada yorumlar doğru görünmemektedir.
HİTİTLİLERLE OSMANLILAR ARASINDA BENZERLİKLER:
Anadolu’yu yurt edinerek, aşağı yukarı 3000 yıl arayla büyük imparatorluk kurmuş olan Hititlerle Osmanlılar arasında ilk bakışta fark edilebilen bazı benzerlikler var. Bu benzerlikler  aynı topraklarda tarihi sırayla yaşamış olan medeniyetlerin birbirine devrettiği mirasın  yalnızca bilinen yönlerini ortaya koyuyor.
Hititlilerin de Osmanlıların da ele geçirdikleri toprakların yönetimini bir çeşit özerk konumda tutmaya özen göstermiş olmaları ortak bir yöndür.
Aslında ele geçirilen yerlerin yerel sorunlarıyla uğraşmak yerine oraları uzaktan, haraç alarak yönetmek gibi bir kolaycı yöntemdir.
Hititlilerde ki taht kavgası, Osmanlıda ki taht kavgasına çok benziyor. Hititlerde kanlı yada kansız olarak tahttan indirilmiş bir çok kral var. Aynı olay Osmanlı padişahları içinde söz konusu. Bu iktidar kavgasının bir çeşit gelenek gelenek oluşturduğunu söylemek mümkün.
Hititler tahta geçişi Telipunu Fermanıyla babadan oğula geçme sistematiğine bağladıkları halde Osmanlıda böyle bir kural(usul) olmamıştır.
Hititler ve Osmanlılar büyük ordulara sahip olmuşlardır.
 Bunun birinci sebebi  Anadolu coğrafyasının getirdiği savunma gerçeğidir.
İkinci sebebi ise her imparatorluğun da ele geçirilen topraklardan alınan haraçlar üzerine kurulu olmasıdır. O nedenle hem yurdunu koruyacaksın hem de yeni topraklar elde edeceksen o halde büyük ordu gereklidir.
Hitit ekonomisi büyük ölçüde yeni ülkeler ele geçirmeğe bağlı olarak güçlenmiş.
Benzer bir gelişmede Osmanlı imparatorluğu için geçerli. Sonuç her iki imparatorluk içinde bu imkan daralınca kendi kabuğuna çekilme dönemi başlayınca yıkılma kaçınılmaz hale gelmiştir.
Hititler, savaşa giden krala asker verirlerdi. Savaş bittikten sonra  bu erkek çocukların sağ kalanları yine kendi işlerine dönerlerdi.
Osmanlıdaki tımar, has ve zeamet olarak dağıtılan toprakların sahipleride  savaşa giden padişaha asker yetiştirmek ve orduya asker vermekle yükümlüydüler. Savaş bitince bu askerler orduda tutulmaz eski yerlerine iade edilirlerdi.
Hititler, deniz kavimlerinin Hatti ülkesini işgaliyle yıkılmışlardır.

HİTİT MİMARİSİ ve YAPI MALZEMELERİ :
Hattuşa ülkesinin, aşağı kent bölümünde en eski binaların çoğunluğu avlulu olan evlerdi. Bu evler alt ve orta tabakadan  Hititlere  aitti. Sonraları halk arasında ticaret ve savaşlar nedeniyle zenginleşenler çıkmaya başlayınca ve ardından üstü kapalı sofalı evlerde bu dönemde yaygınlaşmaya başladı.
Evlerin duvarları, tahta çerçevelerle desteklenmiş kerpiç tuğlalarla örülüyordu. Zaman içinde kentin surları dışında da evler yapılmaya başlandı.
Evlerin damları düzdü. Tahta ayaklar üzerinde duruyordu. Evler çok odalıydı. İçlerinde ocaklar ve banyo küvetleri olanlar vardı. O dönemlerde erzak depolama, depoları vardı. Birde sıvı olan yağ ve içecekler içinde büyük küpler vardı.
Hitit tapınağının damıda düzdü. Ahşap kolonlar (ağaç direk) üzerinde yükselen çatı,  toprak ve saman karışımı çamurla sıvalıydı. Büyük tapınağın girişinde  büyük taş bloklar üzerine çakılmış delikler üzerinde dönen büyük tahta kapılar vardı.
Hitit kralı Hantili zamanında surlar tamir edildi. Hattuşa, büyük bir kale kentti ve 30 bin nüfus yaşıyordu.
Hititlerin egemen olduğu bölgede pek çok dil bir arada konuşuluyordu.Başlıcaları Hattice,Hititce,Hurrice ve Luviceydi.
Hititler asker bir kavimdi. Toprakta mülkiyet krala aitti.
Kölelik Hititlerin, Hatti ülkesine egemen oldukları dönem kölelik doruk noktaya çıktı. O zamanın bilinen dünyasının her yanında kölelik son derece yaygındı.
Mısır’da kölelerin hemen hemen hiçbir hakkı yoktu. YAHUDİLER kavim olarak Mısırda köleydiler. Tapınakların sarayların hatta kentlerin inşasında hep köle emeği kullanılıyordu.Yahudiler, kendilerine yeterince hak vermeyen Mısırlılara isyan ettiler sonunda. Ve II.Ramses döneminde ,Hz. Musa’nın önderliğinde  Mısır’ı terk edip vaad edilmiş toprakları aramaya gittiler.
Hatti ülkesinde böyle bir şey olmadı. Çünkü Hititlerde kölelerinde bir takım haklarıvardı. Örneğin özgür insanlara benzer yargılamadan yararlanma hakkına sahipti. Sınırlıda olsa mülk edinme hakları vardı.
Hitit hukuku düzeni o zamanın bilinen dünyanın en gelişmiş hukuk düzeniydi. Hitit yasalarının bir özelliğide gelişmeleri izleyerek değiştirilmesiydi.
Mesela Başlangıçta kentlerde  yaşlılar meclisi vardı. Zaman içinde soylular meclisi biçimini alarak Pankuya dönüştü.” Panku: hepsi, hep birlikte demek dahada demokratlık.”
Hititlerin tanrıları sayılamayacak kadar çoktu. O nedenle Hattuşa “bin tanrılı kent” Hitit ülkesinde “ Bin tanrılı ülke” adıyle anılıyordu.
Önemli kentleri Hattuşa’dan başka Neşa, Nerik, Arinna, Şapinuva, Kargamış, Emar önemli kentlerdir.
Hitit ekonomisi, tarım, ticaret ve zanaattır. Arpa, buğday, tahıllar, elma, nar, üzüm gibi meyvalar.
Hayvan olarak koyun, dana, at, katır,öküz, domuz.
Demiri eritmeyi biliyorlardı. Hititler altın, gümüş, bakır gibi madenleri işliyorlardı ve takı imalatından tutta  “para çubuklara” kadar yayılan alanda kullanılıyordu.
Hattuşa; Hattile, Hititler,Frigler ve Bzans’a ev sahipliği yaptığı için bütün uygarlıkların izini taşıyor.
İki önemli Hitit kalıntısı Yazılıkaya ile Alaca höyük birde Anadolu medeniyetleri müzesini gezip iyi gözlemek gerekir. Hititlerin en büyük ideali Hattuşa’ya yerleşmekti. Ama orası Hititlere aitti. Daha öncede Hatti ülkesine doğru göç eden Hititler çeşitli bölgelere yerleşmiş. Hattilerle kaynaşmış. Göçe başladıklarında 3 bin kişiydiler. İyi at yetiştiricilerdi. Esas göç nedeni yıllarca süren kuraklıktı. Sonunda Kuşşara’ya yerleştiler. Hızlı atlı arabaları vardı. Hatti arabaları iki yekpare tahtadan yapılı tekerlek üzerine oturuyor ve öküzlerce çekiliyor.
Hitit nüfusu Hatti ülkesinde hızlıca artıyordu. Aslında Hattuşalıları saymazsak kim Hititli, kim Hattili idi ,o bile birbirine karışmıştı. Birbirlerine kız verip, kız almışlar, akraba olmuşlar.
Hattuşa’dan başka Neşa,Zalpuvas, Ankuwa, Ullama,Harkimaş ve Şalatıvasa en büyük Hatti kentleriydi. Kuzeyde Karadeniz kıyılarında Palalar ve Kaşkalar yaşıyordu.Batıda Arzavalılar, Güneyde ise Tabal, Kizzuvatna, Hilakku, Hattuşa krallıkları vardı.
Güneydoğuda yani onlarında bir zamanlar yaşadığı yerlerde Hurriler egemendi.
Hurriler at yetiştiricisi ve arabaya koşmayı en iyi onlar biliyordu. Hurrilerin sınır komşusu Assur krallığıydı bunlarda savaşçı kavimdi. Ticarettede oldukça ileri gitmişlerdi. Sonunda Hattilerin ülkelerine göçmen gelen Hititler en sonunda Kuşşara’yı ele geçirdiler. Hitit kralı Anitta, Hattuşa2yıda ele geçirdi. Böylece Asur ticaret sömürüsüde sona erdi.
Hitit devletinin gerçek kurucusu Labarna’dır. Soylular meclisinde (Panku) kral Hattuşili’nin , Murşiliye mesajı “ben öldüğümde cesedimi yıka göğsüme bastır ve öylece toprağa ver. Burada Hititlerin cenazelerini toprağa verdiği ortaya çıkıyor. Büyük kral Labarna’dan sonra Hattuşili kral oldu. Düşman ülkelerini ele geçirip onları denize kadar sürdü. Halpa’yı aldı sonra Babil’i yıktı.
Hatti ülkesinin büyük kralı Şuppilulima  Kargamış ve Halpa kentlerini ele geçirdi. Şuppilulima, Hattuşa’dan  Kargamışa dönerken e iyi taş ve kaya ustaları, mimarları getirmişti.
Mısır Fravunu Tutenkamon öldü.III.Arnuvanda büyük kraldı. MÖ. 14. YY.da Hitit tahtına geçti. Krallık yıllarında  Kaşkalar, Hitit imparatorluğu kentlerinden Hurşima, Nerik, Kastama, Serisa, Hura, Dankusa,Tarugga ve Patalya gibi ülkelerdeki bütün tapınakları yıktılar. Tanrıların heykellerini çaldılar, kırdılar. Size hizmette görevli rahipleri köle yaptılar. Bir taraftan Kaşkaların saldırıları devam ediyordu. Sonunda III.Arnuvanda veba hastalığından öldü ve ölüsü yakıldı. Ölünün ruhu için “alkollü içki” içildi. Birde ölünün ruhu için bir öküz ve birde koyun kurban edildi. Hititler ruhtan haberdarlar”
Kadeş savaşı Hitit imparatorluk  dönemi kral Şuppilulimaydı. Mısır Fıravunuda II.Ramses di.Şuppilulima’nın siyasi projesi. Eğer Kadeş elimizden giderse düşman Hatti ülkesinin içine sokulabilir ülkeyi  korumak için ileri karakol Kadeş’ti. Hitit ordusu 30 bin askerdi. Bu ordu III.Hattuşilinin komutasında Ramses’in RA tümenini darmadağın etti. Mısır ordusu atlarını arabalarını, kılıçlarını bırakarak geri çekiliyordu.
Hitit ordusu pek çok ülkeden derlenip toplanmış asker olduğu için disiplini çok güçlü değildi. Onun için savaştan kopup daha çok yağmaya başladılar. Hitit ordusu Kadeşi aldı ve geri Hattuşa’ya döndü.
Kadeş andlaşması tabletlerinin bir kopyası Mısırda tapınaklara yazıldı. Bir kopyasıda Hattuşa’da korundu.
Hattuşa’nın 2km. kuzeydoğusunda yer alan Yazılıkaya tapınağına “Kapıdan girilince avlunun duvarları yekpare kayaydı. Kaya üzerine atmışüç Hitit tanrı ve tanrıçanın resimleri oyularak işlenmişti.Kay: Mahfi Eğilmez.

22 Haziran 2012 Cuma

ESKİ ÇAĞ BİLİMLERİYLE İLGİLİ NOTLAR:


DİNARİK (Adriyatik) IRKIN; Norveç’in güney doğusunda diğer yandan İskoçya’nın kuzeyindeki adalarda yaşadığını tesbit etmişler Bir ihtimal Alp adamı ile karışmıştır. Uzun boy, bariz brakisefal, düz veya karga burunlu, göreceli olarak, yüksek kısa kafalı ve hipsisefaldır. Ayrıca koyu renk dinarik kavmin belli karekterlerindendir.
FRİGLER Trak kökenlidir.
HİTİTLER çivi yazısını Babil’den aldı. Hitit sözcüğü Asur’cadan Tevrat’a girmiş.Aslında  Hititlere, hitit demek yanlış.Doğrusu hititlerdenönce Anadolu’da yaşamış olan bugün Hatti, protohatti dediğimiz insanlara demek lazım Hititçe metinlerdeki dile hattili, yani hattice diyorlardı. Hatti kelimesi,Hitit öncesi devirlerde Kültepede bulunan eski Asurca metinlerde Hatti,Hattim şeklindegeçer.Hatti dilinin hititçeylealakası yoktur.Hattice yerli bir Anadolu dilidir. Yapı olarak Türkçeye benzer.Misal: Hattili deki “ili” eki Türkçedeki –li-lu-lü gibi.Ankaralı,Konyalı gibi.
Hitit devletinin kuruluşu sırasında mö.18.yy da çok önemli rol oynadığı ve Hititler ilk kez buralara yerleştikleri için “umna”- etnikon eki ve –ili- sıfatı ekinin birleşmesiyle –umnili-ye dönüşenkendi dillerine Neşaca veya Kaneşce demişlerdi. Artık Hititçe yerine Kaneşce/Neşeca demek için geç kalınmıştır.Hititler kendilerine “Hattuşa kentinin veya Hatti ülkesinin insanları derdiler.
Tüm eski devirlerde yaşamış kavimler arasında milliyetçilik açısından belirli ırkları tanımlayan bir kavram yoktur. Irk kavramı Sümerlerde  ve Akkadlarda yok. “Halk,ırk,ulus,millet kavramına sahip olan en eski dil, İbranicedir.
NAL ve NALBANT: mö.1.yy da Kelt mezarlarında ele geçmiş. Avrupa ms.6.yyda yani ortaçağda nal imalatına başladı.
Anadolu iki farklı insan tipolojisini temsil eder. A) Anadolu’nun ilk halkı dolikosefal tipler.Bu tipler protohistorik devirlerde Mezopotamya’da olduğu gibi brakisefaller Anadoluya sonradan gelmişler.B) Kuzey ve kuzeydoğu Afrika tipleri ile melezleşmiş olan Eurafrica tipi. C) diğeri “ince yapılı bildiğimiz Akdeniz tipi brakisefaller Anadoluya sonradan gelmişler.Üstün bir unsur tipi teşkil ederler.Anadoluda protohistorik devirlerde dolikosefal ve brakisefallerin yanısıra mesosefallerinde bulunması bize o devirlerde ırk karışımı olduğunu gösterir.
URARTU Dilinin Ermenice ile bir ilgisi yoktur.Urartuca bitişken bir dildir. Kafkas dillerinden Gürcüceyle yakınlık. Şimdilik daha erken. Urartu-Hurri sıkı akrabalar. Fakat dilleri ayrı. Urartu aslında bir Hurri devletidir.
HERODOT’a göre mö.5.yy  sonlarında Asur ve Babil halkı  önce kerpiç sonra tuğla keşfedip ev yapımında kullandılar.
ESKİ MEZOPOTAMYA KAVİMLERİ ve HAMMURABi KANUNLARINDAN SEÇMELER:
Sumer,Babil ve Assur kavimleri kullandıkları çivi yazısı son yüz yıl içinde çözüldü. Eski çağ tarihinin yalnız İncil menkıbelerinden bilinen bu karanlık devirleri birer birer belirmeğe başladı. Filologlar çivi yazısı çözüldükten sonra kelime ve metin araştırmalarına başlayıp bu dillere ve dolayısıyla bu dilleri konuşanların iç dünyalarına nüfuz ettiler. Böylece Assiryriologie-Sumerologie ilmi doğmuş oldu. Arkeologlar bu geçmiş medeniyetlerin kalıntılarını gün yüzüne çıkardılar.Eski Babil soyunun on bir kralının altıncı kralı ve bir tedvin etmiş olan Hammurabi, bu hükümdarların en ünlüsüdür.
Hammurabi, Mezopotamya’nın büyük küçük şehir devletlerini birer birer zapt ederek Sumer e Akkad ülkelerini bir imparatorluk halinde birleştirip merkezi hükümet kuran  kraldır.Hammurabi 43 yıllık yöneticiliği yılları MÖ.1728 ile 1686 yılları arasına yerleştiririz. Hammurabi kanunları başta bir önsöz ve sonda  bir epilog yani son söz olmak üzere 282 maddeden ibarettir.
Adaletin yerine getirilmesine karşı işlenen suçlar:
 1-yalan suçlamalar.2-yalan şahitlik. 3-hükmün değiştirilmesi.
Mülke karşı işlenen suçlar:
1-hırsızlık ve yataklık. 2-çocuk kaçırma. 3-kaçak kölelere yataklık. 4-meskene taarruz,hırsızlık.5- yanmakta olan bir evi yağmalama.
 Arazi ve Ev:
 1-Tımar ve zeamet hakkında. 2-çiftçilerin görevleri. 3-çiftçilerin borçları. 4-sulama ile ilgili suçlar.5- hayvanların meydane getireceği zararların sorumluluğu. 6- ağaç kesmek. 7- hurmalıkların bakımı. 8- ev ile ilgili suçlar.
Ticaret alış veriş:
1- tüccardan borç alma.2- büyük tüccarlar namına iş yapan küçük temsilciler, ve bunların kaşılıklı hukuku. 3-meyhanecilik 4-nakliye suçları. 5- haciz ve borç için insanların rehin edilmesi.6-emanet veya depozite.
Evlilik aile ve mülkiyet:
 1- bir baş rahibeye veya evli kadına iftira. 2- evli bir kadının tarifi. 3-zina 4- kocanın yokluğunda tekrar evlenme. 5-boşanma. 6-köle kızlarla cinsi ilişki. 7- hasta zevcenin bakımı. 8-kocadan zevceye hediyeler. 9- eşlerin, borç işlerinde birbirlerine yükümlülükleri. 10- kocayı öldürme. 11- yakın akraba arasında gayri meşru ilişkiler. 12-tamamlanmamış evlilik. 13- zevcenin ölümünden sonra evlenme hediyelerinin miras yolu ile geçişi intikali.14- babanın oğula hayatta iken mal bağışlaması.15-erkek evlatlar arasında  veraset meselesi. 16-erkek evladın mirastan mahrum edilmesi. 17- evlatlık edinme. 18- dul kadının mülkü. 19- hür kadınların kölelerle evliliği.20-dul bir kadının tekrar evlenmesi. 21- evlat edinme ve süt analık.
Taarruz ve kısas:
1-babaya taarruz. 2-Erkeklere taarruz. 3- çocuk düşürme.
Meslek adamlarına ait suçlar:
1-Cerrah,2- baytar,3- berber veya kölelikdamgasını vuran kimse. 4-Usta mimar.5- Gemi ustası ve gemici.
Tarım:
1-mevsim işçilerinin kirası. 2-hayvan ve araba kiralanması. Çoban kiralanması. Tarım aletlerinin suiistimali.. Öküz çobanının kirası.
Esirler, Köleler:
1-esir satış sözleşmeleri. 2- memleket dışında köle satışı.
Yukarıdaki tasnifteki kanunlar bir sistem içinde tasnif edilmemekle beraber yinede  kendine göre bir tasnife tabi tutulmuştur.------------------------------------------------------------------------------------------------------
YUNAN ALFABESİNİN KÖKENİ ve İNSANLIĞIN ÇIKIŞ MERKEZİ:
Yunan yazısından söz ederken, Mikail Ventris tarafından çözülmüş olan Linear yazıyı  göz önünde bulundurmak gerekir. Misal, Herodotos’a göre Yunanlılar yazıyı Fenikelilerden öğrenmişlerdir. Yunanlıların Fenikelilerden öğrendikleri alfabe 22 harften oluşan kuzey sami alfabesidir. Neticede,  bu alfabenin MÖ.8.yüzyıl sonlarına kadar. Bu bölgede yaygın şekilde kullanıldığı bilinmektedir. Fenike yazısı, en erken yunan yazısı gibi sağdan sola doğru yazılması ve fenike harf isimlerinin, yunan alfabesindeki harf isimlerine çok benzemesi, alfabenin Doğu kökenli olduğunun güçlü belirtileridir.
Son araştırmalar göstermiştir ki, Yunanlıların alfabeyi öğrendikleri yer, onların ticari amaçlarla Suriye sahillerine kurdukları yerleşim merkezleridir.Bu ortak kaynaktan dağılan alfabe önce büyük ticari merkezler olan Girit ve Rodos gibi yerlere, oradan da Yunanistan’ın diğer bölgelerine yayılmıştır.
Sonuç Ege Adaları ile doğu ülkeleri arasında ticaret yapan bazı Yunanlılar Suriye-Fenike sahillerine yerleşmişler ve geç geometrik devirde MÖ.8. yüzyıl ortalarında bölgedeki Fenikelilerden yazıyı öğrenmişler.Fenike alfabesini kendi dil yapılarına uyarlamışlar. Misal sesli harfi bulunmayan Fenike alfabesindeki bazı harflere sesli karekter kazandırmışlar. Antik kaynaklar bize, Yunan ve Romalılarında günümüzde olduğu gibi, bir takvim kullandıkları ve bu takvimde her ayın 29 veya 30 gün sürdüğünü göstermektedir. Önemli bir olayı takvim başlangıcı (ERA) olarak kabul etmesidir.-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

SUMERLER VE ANTROPOLOJİ:
Diğer adlarıyla Kenger olarak anılan halkın, Mezopotamya’ya yaklaşık günümüzden 5500 veya 6000 yıl önce geldikleri, varsayımından hareket ederek, Şu gerçeği unutmamak lazım “ilk defa ırk, ulus ve halk kavramına sahip olan en eski dil İbranicedir”.
Hemen konuya gireceğim. Mesela “ Sumerian Art Illusrated by Objects from British Museum London” 1969 da yayınlanan eserde, İdi-Narum (mesleği değirmenci)un heykeli, Ön cepheden yapılmış olduğu için yine de kafa şekli dolikosefal görünümünde olup, gözler iri ve yuvarlak , kaşlar yarım hilal şeklinde ve çatık. Burun iri, uzun ve geniş. Yüz hatları ay gibi büyük  ve yüzü sakallıdır.
Diğer taraftan aynı eserde sumer heykellerin başı ve yüzü traşlı, kafa ultra dolikosefal, gözler iri ve yuvarlak, kaşlar yay şeklinde, alından buruna  geçiş dümdüz , burun kalın, uzun ve ucu gaga şeklinde. Elbisesi ise uzun maxı şeklindedir.
Adı Kur-lil, isimli sumerli fizyonomik olarak, omuzlar gelişmiş, kol kasları güçlü. Kafa  büyük ve dolikosefal, burun uzun, iri, yuvarlak ve burun ucu kalın, gözler iri  badem şeklinde, kafa ve yüz traşlı. Birde alın başa doğru meyilli.
Sumer kralı Earnatan; kafa ultra dolikosefal ve iri, başı ve yüzü traşlı, hilal şeklinde kalın kaşlı, gözler iri ve badem şekilli. Burun kalın, uzun kavisli ve gaga şeklinde. Kol ve omuzlar güçlü ve kaslıdır.
Birde sumer-akad karışımı Sumer kralı Gudea’nın fizyonomisi mezosefal başlı, yuvarlak tombul  yüzlü, inadına kalın çatık kaşlı hilal şeklinde. İri yuvarlak  gözlü, başı haleli yani tacı var. Burun uzun, kalın ve ucu yuvarlak, çene yuvarlak. Kol ve omuz kaslı güçlü ve gelişmiş.
Nippur kazısından elde edilen adak levhası üzerinde “kazıma tekniğiyle çizilmiş Sümerlinin görünümü dolikosefal(uzun kafa)dır. Burunu kalın,uzun,kavisli ve gaga şeklindedir.
Sonuçta kısmı araştırmacılarca Orta Asyalı oldukları varsayılan sumerlerle ilgili  Mezopotamya bölgesinde yapılan kazılardan çıkan sumer heykelerinin bazıları profilden, bazıları da  ön cepheden yapılmış eserleri,  antropolojik açıdan  tanımlamaya çalıştım. Bir kere sumer heykellerin kafa yapıları çok iri yapıya sahip. Ayrıca  bazı uzman görüşüne göre; heykeltraş,  heykeli yaparken o bölgedeki farklı yapıdaki insanların  yüz, kaş, burun ,göz, saç, kafa şekli, kaş yapısı boy , kol, bacak vs. gibi organlarını  bir heykel üzerinde toplamaya çalışır.Ona en güzel görüntü heykeltraş eserine yansıtır. Yani ülke coğrafyasının  insanlarının özel   karekteristik  yapısını  ortaya çıkarır .                                                                                                                               Bazıları sumer dilinin aslı, Orta Asya  Türk dilidir diyor da.niçin sumer dilidir demiyor. Sumer dilinin bitişken olduğu, iyide yaşıyan dillerden yapısı bitişken birkaç dil var. Mesela Fin dili bitişkendir. O zaman diyeceksin ki onlarda Türk. Malum Türk - Çin ilişkileri çok ileri. Türkler zaman zaman Çin sarayından kız kaçırmış. Nesil fizyonomik ve kültür  dili olarak birbirine karışmış. Ortak kullanılan kelimeler çin ve türk dilinde kullanılmış.  Örneğin Babil de  tek dil konuşan halk, Allah’a isyanları yüzünden   parçalanarak  Babil’den dünyaya dağıldı. Zamanla  birbirlerinin dillerini anlamaz hale geldiler. Yüzyıllar sonra mal ticareti sayesinde o dağılan halklar yeniden tanışarak ortak anlaşılabilecekleri diller ortaya çıktı.  Şunu söylemek istiyorum. Bundan anlaşılmakta ki İnsanlığın çıkış merkezinin Ortadoğu, Arap yarım adası, Filistin ve Sirilanka olduğu bir gerçek.  Özellikle arkeoloji ve dinler tarihi araştırmacılarının geldiği noktada şimdilik bu. İleride yeni araştırma ve kazılar aracılığıyla daha değişik bilgilere ulaşılabilir.İleriki yıllarda bilim adamları, insanlığın çıkış noktasını bulabilir. Buradan şu gerçeğe varmak lazım. Çünkü insan yaratıkların en üstün ve şereflisidir. Kültigin de ultra brakisefal görünümünde ama doğrusu Asya , Orta Asya ve uzak Asyalı halklar brakisefal genelde yuvarlak kafalıdır. Malesef Orta Asyalı heykeltraşlar, heykelleri ön cepheden kabartma olarak yapmışlar. Ayrıca  profilden de resmedilmelidir ki daha akla yatkın  bilgiye ulaşılabilsin.Şöyle ki Asyalıların yüzde 70 i uzun kafalı, yüzde biri uzun kafalıdır. Eski Yunanlılar dolikosefal halk olup Küçük Asyanın otoktron halklarındandır.                                                                                                       Netice itibariyle 1930 yıllar Türkiye’sinde böyle bir hata yapılmış. Mesela Etiler-Sumerler Türk denmiş. Ama bilim camiasından kimse inanmadı. Hatta Macarlarda, sumerce- macarca ile akarabadır diyor. Fakat buna herkes dudak büküyor. Şu tezi göz önünde bulundurmak lazım bilinen üç tip kafa var. Brakisefal, mezosefal ve dolikosefaldir. Küçük Asya da Akdeniz ırkı bu ırkın ataları ise ön Akdenizlilerdir. Dinarik ırk. Örneğin dinarik ırk Urartu iskeletlerinde görülür.    Şimdi Adriyatik ırkın ,İskoçya’nın kuzeyinde yaşadıkları tesbit edildi. Alp adamıyla karışmışlar.                                              
 Tarih sil baştan  araştırma sonucunda Orta Asya’dan geldiğini sanan Türk , atalarının Afrikadan Anadolu’ya  geçtiğini öğrenebilir, öylemi? Kesinlikle bu İzlandalıların başına geldi. Aanadolu’da Türk dili ve kültürünün yayıldığını biliyoruz. Genetik veriler  Anadoluya gelen türk geninin burada fazla yayılmadığını göstriyor. Kendinizi Türk sayabilirsiniz ama kökleriniz başka yere uzanabilir. Teknolojinin başarısı “Dünya büyük köy” oldu gibi.İnsan köklerini merak edebilir.İnsanlığın ilk merkezlerinden biride Asya denebilir.Sonuçta birşey elde edemezsiniz.

İNSAN OLMAK


1650 -1900 yıllar arası “köle ticareti” sonucu Afrika kıtasından Amerikaya yaklaşık 10 milyon insan getirildiği tahmin edilmektedir.
Amerikalı Modern Müslüman Kadınların Portresi isimli eserin en etkileyici kısmı  bir zamanlar Hırıstiyan olan Hatice Beruni adlı kadının, islamiyetle tanışmasını konu eden  kısa bir öykü:
Küçük Hatice’nin ninesi bana ninni söylerdi. O ninni şöyle idi. “Bana o eski dinimi verin, O eski dinimi verin... O eski dinim bana yeter…” Küçük Hatice, ninesine neden hep aynı ninniyi söylediğini sorduğunda  ninesi ona şöyle der. “Evladım, dualarımızı işiten bir tanrı olduğunu çok iyi biliyorum; ama bazan merak ediyorum.
Günümüzdeki araştırmalara göre, Amerika’ya köle olarak getirilmiş Afrikalıların yüzde on ile yirmisinin Müslüman olduğunu göstermektedir. Köle olmaya zorlanmış Müslümanları diğer Afrikalılardan farklı kılan özellikleri şöyle “Avret yerlerini örtmekte çok büyük ihtimam gösteren, Arapça okuyup yazabilen, islama ve Afrikaya karşı çok saygılı ve tek  Allah’a inanan insanlar.” Aslında Afrika’ya getirilmiş Müslümanların kölelerinin asıl vatanları Afrika değil Arap yarım adasına dayandığını iddia etmeye kadar gitmiştir.
Medine Vesikası Peygamberimiz hicretin ilk yıllarında nüfus sayımı yaptırır. Nüfus sayımı sonuçları Medine’de 1500 müslüman, 4000 Arap müşrik ve 4000- 4500  arası Yahudi unsur bulunmaktadır.
İhlasın Kırılma Noktaları: Üstad Bediüzzaman’ın insi ve cinni şeytanların önemli desiselerinden biri olarak ele aldığı ve korku ile kastettiği husus, değişik dehdit, vehim ve endişeler sebebiyle Kur’an hizmetlerinden geri durmaktır. İşte bu korkuda ihlası kıran sebeplerden biridir. Bediüzzaman’ın korku ve endişelerin reçeteside “Hasbünallah ve nimel-vekil/ Allah bize yeter; O ne güzel vekildir.duasıdır.
Üstad diyorki “Bu dünya darü’l-hizmettir, ücret alma yeri değildir. Dine hizmetin karşılığında, dünyevi beklentilere bağlanmak ihlasın kırılmaması ve kaybolmaması önemli düsturdur.Üstad Bediüzzaman derki;
Hastalık damarı insanda en zayıf damarlardan biri ve yapılacak hizmetlerin önünde dehşetli bir engeldir.
Hastalığa önem verdikçe hissi nefis galebe çalar. “zarurettir , mecburiyet var. der, ruh ve kalbi susturur, doktoru müstebit bir hekim gibi yapar, tavsiyelerine ve  verdiği ilaçlara itaate mecbur ediyor. Bu ise fedakarane, ihlasla hizmete zarar verir. Üstadın ifadeleri yanlış anlaşılmamalı, elbette Allah’tan sıhhat ve afiyet istenilecek, burada dikkat edilecek husus gerektiğinde doktora müracaat edilecek der.

İNSANLIĞIN ÖNDERLERİNDEN BAZI ÖRNEKLER


KONFÜÇYÜS: MÖ.551 yılında Lu devletinin bulunduğu bölgede doğmuş ve o coğrafyada yaşadığı söylenir. Annesi ona nurdan gebe kalmış ve annesi 80 yıl O’nu yani konfiçyüsü karnında taşıdıktan sonra ak saçlı,ak sakallı olarak  doğurmuş.
BUDDHA: Metafizik meseleler hakkında sorulara hiç cevap vermemiştir. Ölüm isteyen insan “Nirvanaya erişemez” Başka birmisaldaha: Alemin(evrenin) aslını bilmek,ne murakabeye yarar,ve hayatı için doğru olan yolu buldurur, ne de kurtuluşa yardım eder. Bu türlü sorulara bulunacak cevaplar, ancak aklın cevapları olacaktır.
SOKRATES: MÖ.5.yy da Atina  devletinde doğmuş. Sokrates ruhun ebediliğine inanıyordu. Ayrıca kadere inanırdı. Sonunçta mahkemenin verdiği kararla zehirleyerek öldürüldü. O dönem Atina devletinde cenazeleri kadın olsun,  erkek olsun. Cenaze yıkayıcılar kadındı.Sokrates zamanında Atina devleti ile Isparta devleti yıllarca savaşmış.
Hz.MUSA ve MESOPOTAMYA: Eski dünyada iki büyük nehir ve iki büyük medeniyetin şah damarı oldu.Fırat,Nil , Mesopotamya’yı sulayan Fırat, birde bu iki nehir çevresinde bir çok imparatorluklar kuruldu. Suriye ve Filistin asırlarca bu iki cihetten gelen insan dalgalarının altında kaldı.
Ya doğudan Asurlular, ya batıdan Fıravunlar yada kuzeyden Hititler ve daha da bir çok kavimler arasında buranın yerli halkıyla karıştı. Filistin bu karma zamanlarında  MÖ.13 ile 14.yyda bir çok kavimler arasında birde İsrailliler adında bir kavim görülmeye başlar.
İsrail adı, ilk defa Fıravun II.Ramses’in oğlu Merneptah tarafından Libya ve Yunan denizlerinden gelen   muhacirlere karşı kazanılmış zafer için Teb’deki tapınağa dikilen şeref sütununda görülmüştür.Yıl mö.1232-1224.  
İsrailoğullarının ataları hz.İbrahimdir. İbrahim (a.s) anası mağarada doğurmuş
Babil hükümdarı o dönem Nemrut’tu Bir süre hz. İbrahim Harran’da dolaşmış. Daha sonraları kıtlık sebebiyle Mısır’a gitmiş. O zamanda Mısır kralı Fıravundur.Hz.İbrahim’in oğlu İshak(a.s) Aramilerden Rebeka ile 40 yaşında evlenmiş.
Yahudiler İbrahim (as)ın torunu İsrailin soyundan gelir.
Hz.Musa 40 yıl kavminin başında kalır.Hz.musa dön.de eşek ve öküzün tarımda ve yükte kullanıldığı görülmektedir. Musa (as) zamanında ceza hukukunda kısas uygulanmış. Birde o dönemde köyler varmış. Toprak 6 yıl işlenir ekilir,biçilir. 7.yıl nadasa bırakılırmış.  Musevilerin birbirlerinden faiz alıp, vermesi yasakmış.Fakat yabancılardan faiz alınırmış.Zaten yabancılarda Yahudilerden faiz alırmış.Yahudiler yüzyıllarca devletsiz kalmışlar ve dünyanın her köşesine yayılmışlar. 1960 lı yıllarda dünyadaki Yahudi nüfusu 11,5 milyondu.------------------------------------------------------------------------------

ÖN ASYA KÜLTÜRLERİNDE TANRI VE TANRIÇA YORUMU


Sumer,Akad,Babil,Asur,Hatti-Hitit ve Eski Yunan (Greek),Roma gibi medeniyet kurmuş asyatik kavimlerde  tanrı-tanrıça kültürü ismi alanlar aslında normalinde insan yani yer, içer ağlar,güler evlenir aşık olur. Ama yeryüzündeki doğa ve hukuk gibi konuların uzlaştırıcısıdır. İnsanlar dua ederken Allah’a yalvarırken bu tanrı-tanrıçayı aracı koyarak yalvarır. Bakın Arap kavminden resul-elçi olan Hz. Muhammed elçi olarak görevlendirilmeden  önce Araplardaki  meşhur aracı put isimli tanrıların  en meşhurları Hübel, İsaf, Naile , Men, Menat, Uzza gibi aracı putlar vardı. Kul,Allah’a isteklerini iletmesi için Kabedeki  putlara sorunlarının çözülmesi  noktasında  putlara yalvarır,yakarırdı.Kulların isteğinide Put(heykel)  da güya ,Kulun arzu isteğini ,Tek olanAllah’a bildirmiş oluyordu. Son resul-elçi olan  Hz. Muhammed (sav) Allah tarafından   görevlendirilince. Allah inancı,yani tevhid noktasında  teke indi. Resul,Aracısız ve şirk koşmadan Allah’a yalvarıp dua edeceksiniz mesajını, tek ve sonsuz güç sahibi olan Allah’ın kullarına ulaştırdı. Böylece tevhid inancı yani Allah’ı birlemek inancı netleşti.
 Sonuç olarak eski çağda çok tanrılı din anlayışı Son  peygamber resulla beraber kalkmış . Çok    tanrıcılık yok oldu

SUMER ve AKKAD’LARLA İLGİLİ TARİH VE DİL BİLİM ARAŞTIRMASI


SUMERLER:  Mezopotamya (Güney Irak’a) ya  mö.3500 ile 2000 yılları arasında  yerleşmişler.   Sumer tarihi mö.3 binlerde  başlar.Sumer şehirleri  tapınakların çevresine kurulan evlerden oluşmaktadır. Mezopotamya’da taş bulunmadığı için kerpiç ve tuğla imalatını öğrenip, ev ve hayvan barınağı yapmışlardır.
İlk defa yazıyı kullanarak yazılı tarihi başlatmışlar. Sumerler, halk arasında“kengerler “diye anılırlar. Mesopotamya ‘da  Kengerler bin yıl yaşamışlar. Ön Asya uzmanı: Landsberger; Sumerlerin  Güney Irak’a,  Bahreyn ‘nin Tilmun adasında  geldiklerini  söylemiştir.
AKKADLAR: Sami soylu bir ırktır. Tarih sahnesine Suriye’de çıkmışlar.Savaşçı olan bir çöl halkıdır.  Akkadlar, Sumerleri  yenip  egemenlikleri  altına almışlar. Daha ileri gidip Anadolu’nun bir bölümünü ele geçirmişler. Sumerler ile Akkadlar  arasında ırk çatışması çıkmamış. Akkadlar imparatorluk dönemlerinde Sümerceyi  hep kullanmışlar.
 Sumer ve Akkad  kavimleri çivi yazısı kullanmışlar. Bu medeniyetleri arkeologlar  gün yüzüne çıkarmışlar. Çivi yazısını filologlar çözdükten sonra kelime ve metin araştırmalarına başlayıp, bu dilleri konuşanların iç dünyasına nüfus etmişler. Böylecede Assur-Sumer bilimi doğmuş oldu.
Bu tabletlerin çözümünde ,hukukçular, din tarihçileri, zıraatçılar,madenciler,zoolaglar v.s ile işbirliği yapıldı.
Ölü dillerde telaffuz yoktur.Yani hangi aksanla konuşulduğu bilinmez.Sadece  karekter denilen şekiller vardır.Bu şekiller ( karekterler)   latin alfabesine   çevirilmiştir. Yani ölü dillerin nasıl  konuşulduğu bilinmemektedir.
Lidya dili sağdan sola doğru yazılıdır. Ancak bu dilin %50 si çözülebildi. Kısaca hind-avrupa dil ailesindendir.
Heredot’a göre Yunanlılar yazıyı Fenikelilerden öğrenmişler. Fenike alfabesi  22 harfli  olup  adı Kuzey Sami alfabesidir. Bu sami alfabesi Mö.8.y.y sonlarına kadar yaygın şekilde kullanılmış. En erken yunan yazısı gibi SAĞDAN SOLA doğru yazılmasıdır. Buda bize alfabenin doğu kökenli olduğunu gösterir.Bir doğru  ilave  İnsanlığın ilk çıkış merkezi doğudur.
Likya dili, hind-avrupa dil ailesindendir.Dil kısmen çözülmüştür.
Şimdi  aşağıda seçme olarak  Sümerce ve Akkkadça  örneklerin Türkçeleride  verilmiştir.
SÜMERCE-TÜRKÇE:
AZU: hekim
A.MA: ana
Bal: isyan etmek
BALA:saltanat yılları (akkatçası: palu)
DUMU: oğul, evlat
E: ev, mabet
EME: lisan,dil
GEME: kadın köle
GUD: sığır
HAR.RA:  faizli borç.
İGİ: göz
KA: kapı  // KA.GAL: şehir kapısı
KARAŞ:  karargah
KASKAL:  yol,sefer.
MU: isim,ad.
MU: yol
MUSSA: damat
NUN: prens, hükümdar
NINDA: ekmek
SAL: kadın
SILA: kuzu
TILLA: sokak, meydan
TUR: küçük
UR:insan, er
ZAL:parlak
AKKADÇA –TÜRKÇE:
Ahu: kardeş
Ahu: yabancı
Alpu:  öküz
Amelu: insan,er
Asu:hekim
Babu: kapı
Banu:  bina etmek
bitu: ev
edu, idu: bilmek, tanımak
idu:  kol
harranu:  yol,sefer
hattu: asa, sopa
ibru / ebru: dost, arkadaş
imeru: eşek, eşek yükü
kamu:bağlamak
karasu:  iftira etmek
kurunnu: şarap
lisanu: dil, lisan
mihru: akran,eşdeğerde insan
maru(mar’u): oğul, evlat
matu:  ölmek 
mutu: ölü
palasu: delmek, delik açmak
panu: ön, çehre
pu(KA):  ağız
sagu: (kanuna göre) hareket etmek
şammu: ot,bitki.
Şibu:  yaşlı, şahit.
Ummu: anne, ana
Zeru: tohum

HİTİT DEVLETLERİ ZAMANINDA


Kayseri, Kültepe dönemi  takibinde  Çorum, Hatuşaş arşivinin tablet belgelerinden yararlanmak mümkün. Özellikle şunu göz ardı etmemek lazım, Hitit belgeleri genellikle saray tarafından yazdırılmış olduklarından, Hitit halkını ve cemiyetini değil, yalnızca saray halkını yansıtırlar. Bundan dolayı kadınla ilgili araştırmalarda sadece  saray kadınlarına ve kraliyet ailesi ve kadınları hakkındadır. “Demmekki burada halk yok sayılmaktadır.
Haliyle Hitit de kadınlar özgür ve esir diye iki büyük sınıfa  ayrılır. Hür hitit kadınları ise kraliçeler temsil eder. Gerek mabetlerdeki  dini merasimlerde ve saraylardaki  resmi kabullerde kraliçeler daima hazır bulunurlar.   Tablet belgelerde  Şuppilulima ‘nın iki karısı olduğu görülmektedir. Mesela  II.Murşili’nin vergi yolsuzluğu yaptığı ve karısını büyü yaparak öldürttüğü  geçmektedir. Hatta kral Şuppilinin oğlu babasını yolsuzluklarından dolayı mahkemeye vermiştir.
Kraliçe Pudu-Hepa dış siyasette kendisine düşen vazifeyi yapmak ta. Mısır-Hitit savaşından sonnra Hitit kraliçesi Mısır kraliçesine tebrik mektubu yazmıştır. Burada saray kadının önemi ortaya çıkmaktadır. Mısır’la yapılan barış andlaşmasını desteklemek için  Hattuşili  kızlarından birini Mısır kralı II.Ramses’e  gelin olarak götürmüştür.
Hitit yasalarının pederşahı (ataerkil)  kanunlara dayandığı göstermekte.
Hitit yasasında; baba isterse çocuklarını satabilir veya tazminat olarak verebilir.  Hititli koca karısını başka erkekle yakalarsa,koca her iki suçluyuda isterse öldürebilir, cezası yoktur”.Kısaca güç  babada”  Bu son madde , erkeğin kadın üzerindeki mutlak hakimiyet sahibi oluşudur. Yine kadın mağdur.Hitit evlenme kanunlarında  erkek kadını satın alabiliyor. Son olarak boşanmalarda çocuklar babaya verilmekte,sadece anaya bir çocuk veriliyor. Çok ilginç tablet belgede geçen bir masalda erkek karısına: “Sen kadınsın. Kadınlığına göre bundan bir şey anlamazsın, demekte ve çocuktan başka her şeye sahip olan Appu, oğlum yok diye  acı çekmektedir.   Hitit yasalarında erkek işçinin aldığı ücretin ,yarısını  ancak kadın işçi almaktadır. Veraset kanunlarında  erkeğin tercih edilip edilmediğini bilmiyoruz. Bütün bu göstergeler  Hitit toplumunun patriarkal(babaerkil) olduğunu göstermekte.

Babili Anlama Rehberi


  BABİL’İ   NASIL  ANLAMALI?                    
 Akadça olan Babil adı  ve Kur’an’da ki   Babil adı, Bakara suresi 102 ile  ve Mü’min suresi 36-37 de geçmektedir.
Kur’an’da  Marut isimli melekten söz edilmektedir. Mü’min de ise  Fıravun,; yetkili kıldığı yönetici  Haman’a kule yapması için talimat vermektedir. Bu eksende  Bakara suresinde  Hz.Süleyman’dan da söz edilmektedir. Bakara suresinde  geçen  Marut isimli  vahiy meleği, Sumer biliminde Tanrı Marduk diye anılmaktadır görüşündeyim. Ölmüş dillerin ses ve  aksanı bilinmemektedir.  Aslen  Babil’de görevlendirilmiş melektir. Ölmüş dil uzmanı filologlar,kutsal kitap Tevrat ve Ahdi- Atik’te  Marduk diye okumaktalar görüşündeyim.
. Babil ülkesinin  sınırları, Mısır’dan Fırat’a kadar uzanan bölgeyi içinde bulundurmaktadır. Babil kulesini yapın emrini veren  Mısır Fıravunudur. Babil; Mezepotamya’yı içine alan  Sumer ve Akkad topraklarında   Akad  kökenli  Sami soylu  kral Sargon mö.2300 lü yıllarda hükümdarlığı ele geçirerek Akat  imparatorluğunu kurmuştur. Ayrıca Babil Irak’ta,Fırat’ın kıyısında ilk çağ medeniyetinin merkezidir. O çağda halkı Süryanice konuşur.
 Şimdi Babil şehrini tarihi ve mimari  olarak ele alalım. Herodotos (Yunan tarihçisi mö.5.yy da yaşamış) Babil’i tanıtırken ihtişamlı şehir olduğundan bahseder. Şehrin dış duvarlarının uzunluğu 80 km.  duvar kalınlığı 25 metre  ve duvar yüksekliği ise 97 metre olduğundan bahseder. Yunan coğrafyacısı Strabon mö.I. yy da Babil’in kubbe ve sütunları kerpiç ve pişmiş sırlı tuğlalardan yapılmış der. Ayrıca asvalt kullanıldığındanda bahseder.O döneme ait arkeolojik kazılarda çıkan çivi yazılı tabletlerde  mö. 23 yılın da kral Sargon’dan bahsedilmektedir. “ Asur kralı Sargon’a  mö.8.yy da Seba krallığı haraç  vermektedir. Daha ilginci de kral Sargon Kaniş(Kayseri-Kültepe) de çıkan Asur belgelerinde halkın kafa derisini yüzen insan diye geçer. En son Babil kralı Hammurabi  Babil’i imparatorluk haline dönüştürmüştür. Hammurabi yasalarının yazılı olduğu yontulu taş blok, Tanrı Marduk adına yapılmış anıtsal mabette durmaktadır. Hammurabi kanunlarının temeli,  Sumer kentlerinin yüzyıllardır uyguladığı kanunlardan teşekkül ediyordu. Hammurabi  sumer kanunlarını daha sertleştirdi. Bir rivayete göre Babil  kulesi ,mö.6.yy da  hüküm süren Babil kralı Nabukadnezzar tarafından yapılmış. Diğer rivayete görede  mö. 8.yy da Asur kraliçesi Semiramis 5 yılda yaptırdığı anlatılmakta.Kulenin yapılış amacı Allah’a ulaşmak için  Sumerliler Tanrıları Marduk  adına  yapmışlar. Babil: sumer dilinde Tanrı kapısı demektir. Kulenin  yapılış amacı bir kısım arkeologlarca tapınak değil yıldızları gözlem evi demektedirler. Kulenin  alan ölçüleri, yüksekliği 20 metre  genişliği 450 metre, uzunluğu 550 metre olup yapı malzemesi  kerpiç, renkli mozaik tuğladan yapılmış.  Babilliler mö.6.yy da Süleyman mabedini yıktı. Babil halkı Sami soyludur. Kuleyi Asur imparatoru Sargon ve Nabukatnezzar yıktırdı. Babil kralıda kuleyi yeniden yaptırdı. Pers kralı Keyhusrev’de  mö.5-6.yy  Babil’i fethetti.
İslam tarihçisi Taberi;  Babil’de  Nemrut kule yaptırdı. Allah bu kuleyi yıktı diyor.  O zamana kadar Babil de aynı dil konuşan insanların dilini, Allah 72 ye ayırır.
Sonuç: 72 millet dahi elin yüzün yumaz değil. Diyen  Hak aşığı Yunus, 72 sayısının Kur’an da geçtiğini çok iyi bilmektedir. Ayrıca 72 sayısının  çağlar boyu önemi devam etmektedir vede  devam edecektir.  O çağlarda Babil kültürü Güney Arabistan’a da yayılmış. Kur’an-ı Kerim Babil meselesinden kısaca insanlığa nasihat etmştir. Ayrıntısını araştırmacılara, düşeceği kanaatindeyim, doğru olanda budur.Arap dili sami dilleri,yeni Babil,Asur, Arami ve Habeş dilleri grubundandır. Yine Babil’de 72 rakamının sırrına dönelim.
Babil’de  kule yıkılıp,tek olan dilleri anlamını yitirip halk  lisanen  anlaşamayınca kurdukları medeniyet yok oldu.  Babil’liler yeryüzüne dağılmaya  başlamıştır. Dolayısıyla ”Tek dilleri parçalanan insanlığın dağılması doğrudur.Bu dağılma  Allah’ın insanlığın gelişmesi için başlattığı bir ikramdır. Dağılmadan önce tek dil konuşan halk  nefsine uyarak aklı sıra Allah’a mekan  arz edip kule inşa ederek Allah’ı  gökte aramaya çıkmaları, Allah’a  karşı bir isyandır, kanaatindeyim. Tabiiki  Allah’ın hükmetmesiyle  Kral Sargon  kuleyi  yıkmıştır. Burada Babil ve kulenin yıkılınca, halkıda yeryüzüne  dağılınca halk arasında kültürel ve dil açısından farklı medeniyetler ortaya çıktı.,Halk birbirini anlayamayınca,  haliyle insan toplulukları zaman içerisinde birbirilerini anlayabilecekleri  bir dil geliştirip  birbirleriyle yeniden yavaş yavaş tanışmaya başladılar. Ayrıca uzun bir tanışma sürecinden sonra,  daha önemlisi de  farklı dil  ve kültüre sahip olan her devlet    zamanla bilim ve teknolojide ileri bilgiye  ulaşıp birbirleriyle devlet düzeyinde tanışıp görüşmeye başladılar. Bazı devletlerde  bilgi ve ileri teknoloji  üreterek  dünya  insanlığına hizmet etmeye başladılar.   Yine  birbirinden antropolojik ve  lisan sayesinde devletler birbirlerine yaklaşıp tanışma   bilgi  ve teknoloji  transferi yaparak ticareti geliştirmeyi başardılar.  Allah her şeyi bilen sonsuz güç ve kudret sahibidir.Misyonerler  miladi 21.yy da İngilizce lisanını devreye koyarak  hala insanlığı tek düze getirmek isteyen sivil toplum kuruluşları var. Bu sivil toplum yığınları , Babil’i iyi anlamaya çalışmalılar.  Çünkü tek düze medeniyet kültür, teknoloji,beslenme gıda v.s de  insanlığın intiharı demektir. İnsanlık  yıkılan medeniyetleri,  gelişen  gelişmiş bilgileri   sayesinde  yok olan medeniyetlerin yıkılış sebeplerini öğrendiği zaman, Belkide insanlık  her şeyi kavrayarak metafizik anlamında  zaman ötesine geçecektir. O zamanda,  Mevlana’nın sema  yapmasının, zaman yolculuğu olduğunu anlayacaktır. Artık toplum mühendisleri  dünyayı  iyi okumalılar. Allah her şeyin doğrusunu bilendir.
Üstat Said Nursi; Babil nemrutları ve firavunları  yetiştiren ve dadılık edip emziren, diyor.
Babil şehrinin sur duvar kalınlığı 25 metre ve duvar yüksekliği 97 metre olması imkansız olduğu kanaatindeyim.Çünkü  Roma’ da  mimari taş ustalığı çok gelişmiş olduğu halde böyle abartılı rakamlara rastlamadım.
Kaynakça:
(1)Kur’an-ı Kerim
(2)İbn Haldun, Mukaddime c.2,3.
SUMER ve AKKAD’LARLA  İLGİLİ    TARİH  VE  DİL BİLİM  ARAŞTIRMASI
SUMERLER:  Mezopotamya (Güney Irak’a) ya  mö.3500 ile 2000 yılları arasında  yerleşmişler.   Sumer tarihi mö.3 binlerde  başlar.Sumer şehirleri  tapınakların çevresine kurulan evlerden oluşmaktadır. Mezopotamya’da taş bulunmadığı için kerpiç ve tuğla imalatını öğrenip, ev ve hayvan barınağı yapmışlardır.
İlk defa yazıyı kullanarak yazılı tarihi başlatmışlar. Sumerler, halk arasında“kengerler “diye anılırlar. Mesopotamya ‘da  Kengerler bin yıl yaşamışlar. Ön Asya uzmanı: Landsberger; Sumerlerin  Güney Irak’a,  Bahreyn ‘nin Tilmun adasında  geldiklerini  söylemiştir.
AKKADLAR: Sami soylu bir ırktır. Tarih sahnesine Suriye’de çıkmışlar.Savaşçı olan bir çöl halkıdır.  Akkadlar, Sumerleri  yenip  egemenlikleri  altına almışlar. Daha ileri gidip Anadolu’nun bir bölümünü ele geçirmişler. Sumerler ile Akkadlar  arasında ırk çatışması çıkmamış. Akkadlar imparatorluk dönemlerinde Sümerceyi  hep kullanmışlar.
 Sumer ve Akkad  kavimleri çivi yazısı kullanmışlar. Bu medeniyetleri arkeologlar  gün yüzüne çıkarmışlar. Çivi yazısını filologlar çözdükten sonra kelime ve metin araştırmalarına başlayıp, bu dilleri konuşanların iç dünyasına nüfus etmişler. Böylecede Assur-Sumer bilimi doğmuş oldu.
Bu tabletlerin çözümünde ,hukukçular, din tarihçileri, zıraatçılar,madenciler,zoolaglar v.s ile işbirliği yapıldı.
Ölü dillerde telaffuz yoktur.Yani hangi aksanla konuşulduğu bilinmez.Sadece  karekter denilen şekiller vardır.Bu şekiller ( karekterler)   latin alfabesine   çevirilmiştir. Yani ölü dillerin nasıl  konuşulduğu bilinmemektedir.
Lidya dili sağdan sola doğru yazılıdır. Ancak bu dilin %50 si çözülebildi. Kısaca hind-avrupa dil ailesindendir.
Heredot’a göre Yunanlılar yazıyı Fenikelilerden öğrenmişler. Fenike alfabesi  22 harfli  olup  adı Kuzey Sami alfabesidir. Bu sami alfabesi Mö.8.y.y sonlarına kadar yaygın şekilde kullanılmış. En erken yunan yazısı gibi SAĞDAN SOLA doğru yazılmasıdır. Buda bize alfabenin doğu kökenli olduğunu gösterir.Bir doğru  ilave  İnsanlığın ilk çıkış merkezi doğudur.
Likya dili, hind-avrupa dil ailesindendir.Dil kısmen çözülmüştür.
Şimdi  aşağıda seçme olarak  Sümerce ve Akkkadça  örneklerin Türkçeleride  verilmiştir.
SÜMERCE-TÜRKÇE:
AZU: hekim
A.MA: ana
Bal: isyan etmek
BALA:saltanat yılları (akkatçası: palu)
DUMU: oğul, evlat
E: ev, mabet
EME: lisan,dil
GEME: kadın köle
GUD: sığır
HAR.RA:  faizli borç.
İGİ: göz
KA: kapı  // KA.GAL: şehir kapısı
KARAŞ:  karargah
KASKAL:  yol,sefer.
MU: isim,ad.
MU: yol
MUSSA: damat
NUN: prens, hükümdar
NINDA: ekmek
SAL: kadın
SILA: kuzu
TILLA: sokak, meydan
TUR: küçük
UR:insan, er
ZAL:parlak
AKKADÇA –TÜRKÇE:
Ahu: kardeş
Ahu: yabancı
Alpu:  öküz
Amelu: insan,er
Asu:hekim
Babu: kapı
Banu:  bina etmek
bitu: ev
edu, idu: bilmek, tanımak
idu:  kol
harranu:  yol,sefer
hattu: asa, sopa
ibru / ebru: dost, arkadaş
imeru: eşek, eşek yükü
kamu:bağlamak
karasu:  iftira etmek
kurunnu: şarap
lisanu: dil, lisan
mihru: akran,eşdeğerde insan
maru(mar’u): oğul, evlat
matu:  ölmek 
mutu: ölü
palasu: delmek, delik açmak
panu: ön, çehre
pu(KA):  ağız
sagu: (kanuna göre) hareket etmek
şammu: ot,bitki.
Şibu:  yaşlı, şahit.
Ummu: anne, ana
Zeru: tohum



YAHUDİLİĞİN BAŞLANGIÇ TARİHİ
Başlangıcı kesin olarak bilinmemektedir. Hz.  İbrahim ve kabilesinin “Ur” kentinden (Sumer şehri), bazılarına göre Mö.2000 ile 1960 arası; bazılarına göre ise,Mö. 1750 yıllarına  doğru Filistin’in Güneyine yerleştikleri, daha sonra  Mısır’ın nüfus bölgesinde  bulunan Gosen havalisine,Mısır hükümetinin izni ile girdikleri, daha sonra da tekrar Filistine döndükleri nakledilmektedir.
Kısaca Hz.Yusuf döneminde  Mısır’ayerleşen  İsrail oğulları,Hz.Musa zamanında  Mısır’ı  terkedişlerine kadar orada  kaldılar. İsrail oğulları, Hz. Musa ile Mısır’dan ayrılışları II.Ramses devridir.
Filistin’in eski halkları Kenanlılar, Mittaniler, Palestiler ve Aramilerdir. Filistin’in İsrailliler tarafından fethi uzun zaman devam etti. Bu arada  Hitit imparatorluğu yıkılmış, Mısır imparatorluğu ise büyük sarsıntılara düşmüştü. Mısır ve Hitit baskısının kaybolduğu Filistin, ayrıca Batıdan yeni göçün (bunlara “Filistiler” deniz adamları göçü adı verilmektedir)   tehdidi altındaydı. Bu şartlarında yardımıyla Yahudiler Filistine yerleştiler.
Yahudilerin  Filistin’e yerleşmeleri kolay olmadı. Örneğin Kudüs, ancak Hz.Davut zamanında alınabilmiştir.

Mö.926 dan itibaren Hz.Süleyman’ın halefleri arasındaçıkan ihtilaflar, kanlı çatışmaları arka arkaya getirdi. En iğrenç  ahlaksızlık ,hile, fuhşun her türlüsü Yahudilerin hayatı oldu.  Sonunda  küçük beylik genişliğinde olan Yahudi memleketi ikiye bölündü. Kuzey İsrail,Güney ise Yehuda adıyla anıldı.
MÖ. 721 de İsrail krallığı Asurlular tarafından yıkıldı ve İsrail halkı sürüldü.
Yehuda krallığı ise önceAsur krallığına sığınmış ve ittifak etmişti. Ancak Yahudilerden bazıları Mısır,bazıları ise Asur ittifakını arzuluyordu. Mısır yanlılarının iktidara gelmesi üzerine,Asur m.700 de Kudüs’ü kuşattı. Yaygın hastalık neticesinde kuşatma kaldırıldı. Sonuç olarak Mö.597 de Babil, şehri kuşattı ve Kudüs teslim oldu. Bir kısım Yahudiler  Babil’e götürüldüler. Ancak Mısır yanlılarının isyanı üzerine, Nabukadnezar, yeniden Kudüs’ü işgal etti. Arkasından mö.587 de şehir tamamen yakıldı , halkın çoğuda  Babil’e götürüldü. Yahudilerin sürgün  yılları, Med kralı Kurus’un Babil’i mö.530 da yıkmasıyla son buldu. Kurus, Yahudilerin Filistin’e dönmelerine yardım etti.
Yahudilerin yeni hamisi İran’da yıkıldı. MÖ.5.y.y da Pers kralı Darius,Hellenler tarafından yenildi. Daha sonra Filistin, Makedon  ve Romalıların eline geçti.Makedonlar döneminde  Hellen medeniyeti  Ortadoğuya yayıldı. İskenderiye kuvvetli bir Yahudi merkezi oldu. Ve bu arada, Tevrat Yunancaya çevrildi.
Çok uzatmaya gerek yok, Roma Ortadoğuya hakim olunca Mö.63 de Romalı Pompeius Kudus’ü aldı çok geçmeden üç yıl sonra isyan çıktı. Bu isyan  yetmiş yıl sürdü. Ve General Titus tarafından isyancılar ezildi. Bu tarihten sonra geri kalan Yahudiler dünyaya dağıldılar.
Yeniden Filistin’e dönmek ve milletlere hükmetmek için tam yirmi(20) asır, akla hayale gelmeyen mücadele tarzını yürüttüler.Kay: Beynelmilel Yahudi,Henry FORD
HAMASİ: ABARTI demek