BABİL’İ NASIL
ANLAMALI?
Akadça olan Babil
adı ve Kur’an’da ki Babil adı, Bakara suresi 102 ile ve Mü’min suresi 36-37 de geçmektedir.
Kur’an’da Marut
isimli melekten söz edilmektedir. Mü’min de ise
Fıravun,; yetkili kıldığı yönetici
Haman’a kule yapması için talimat vermektedir. Bu eksende Bakara suresinde Hz.Süleyman’dan da söz edilmektedir. Bakara
suresinde geçen Marut isimli
vahiy meleği, Sumer biliminde Tanrı Marduk diye anılmaktadır
görüşündeyim. Ölmüş dillerin ses ve
aksanı bilinmemektedir.
Aslen Babil’de görevlendirilmiş
melektir. Ölmüş dil uzmanı filologlar,kutsal kitap Tevrat ve Ahdi- Atik’te Marduk diye okumaktalar görüşündeyim.
. Babil ülkesinin
sınırları, Mısır’dan Fırat’a kadar uzanan bölgeyi içinde bulundurmaktadır.
Babil kulesini yapın emrini veren Mısır
Fıravunudur. Babil; Mezepotamya’yı içine alan
Sumer ve Akkad topraklarında
Akad kökenli Sami soylu
kral Sargon mö.2300 lü yıllarda hükümdarlığı ele geçirerek Akat imparatorluğunu kurmuştur. Ayrıca Babil Irak’ta,Fırat’ın
kıyısında ilk çağ medeniyetinin merkezidir. O çağda halkı Süryanice konuşur.
Şimdi Babil şehrini
tarihi ve mimari olarak ele alalım.
Herodotos (Yunan tarihçisi mö.5.yy da yaşamış) Babil’i tanıtırken ihtişamlı
şehir olduğundan bahseder. Şehrin dış duvarlarının uzunluğu 80 km. duvar kalınlığı 25 metre ve duvar yüksekliği ise 97 metre olduğundan
bahseder. Yunan coğrafyacısı Strabon mö.I. yy da Babil’in kubbe ve sütunları
kerpiç ve pişmiş sırlı tuğlalardan yapılmış der. Ayrıca asvalt kullanıldığındanda
bahseder.O döneme ait arkeolojik kazılarda çıkan çivi yazılı tabletlerde mö. 23 yılın da kral Sargon’dan
bahsedilmektedir. “ Asur kralı Sargon’a
mö.8.yy da Seba krallığı haraç
vermektedir. Daha ilginci de kral Sargon Kaniş(Kayseri-Kültepe) de çıkan
Asur belgelerinde halkın kafa derisini yüzen insan diye geçer. En son Babil
kralı Hammurabi Babil’i imparatorluk
haline dönüştürmüştür. Hammurabi yasalarının yazılı olduğu yontulu taş blok,
Tanrı Marduk adına yapılmış anıtsal mabette durmaktadır. Hammurabi kanunlarının
temeli, Sumer kentlerinin yüzyıllardır
uyguladığı kanunlardan teşekkül ediyordu. Hammurabi sumer kanunlarını daha sertleştirdi. Bir
rivayete göre Babil kulesi ,mö.6.yy
da hüküm süren Babil kralı Nabukadnezzar
tarafından yapılmış. Diğer rivayete görede
mö. 8.yy da Asur kraliçesi Semiramis 5 yılda yaptırdığı
anlatılmakta.Kulenin yapılış amacı Allah’a ulaşmak için Sumerliler Tanrıları Marduk adına
yapmışlar. Babil: sumer dilinde Tanrı kapısı demektir. Kulenin yapılış amacı bir kısım arkeologlarca tapınak
değil yıldızları gözlem evi demektedirler. Kulenin alan ölçüleri, yüksekliği 20 metre genişliği 450 metre, uzunluğu 550 metre olup
yapı malzemesi kerpiç, renkli mozaik
tuğladan yapılmış. Babilliler mö.6.yy da
Süleyman mabedini yıktı. Babil halkı Sami soyludur. Kuleyi Asur imparatoru
Sargon ve Nabukatnezzar yıktırdı. Babil kralıda kuleyi yeniden yaptırdı. Pers
kralı Keyhusrev’de mö.5-6.yy Babil’i fethetti.
İslam tarihçisi Taberi;
Babil’de Nemrut kule yaptırdı.
Allah bu kuleyi yıktı diyor. O zamana
kadar Babil de aynı dil konuşan insanların dilini, Allah 72 ye ayırır.
Sonuç: 72 millet dahi elin yüzün yumaz değil. Diyen Hak aşığı Yunus, 72 sayısının Kur’an da
geçtiğini çok iyi bilmektedir. Ayrıca 72 sayısının çağlar boyu önemi devam etmektedir vede devam edecektir. O çağlarda Babil kültürü Güney Arabistan’a da
yayılmış. Kur’an-ı Kerim Babil meselesinden kısaca insanlığa nasihat etmştir.
Ayrıntısını araştırmacılara, düşeceği kanaatindeyim, doğru olanda budur.Arap
dili sami dilleri,yeni Babil,Asur, Arami ve Habeş dilleri grubundandır. Yine
Babil’de 72 rakamının sırrına dönelim.
Babil’de kule
yıkılıp,tek olan dilleri anlamını yitirip halk
lisanen anlaşamayınca kurdukları
medeniyet yok oldu. Babil’liler
yeryüzüne dağılmaya başlamıştır.
Dolayısıyla ”Tek dilleri parçalanan insanlığın dağılması doğrudur.Bu
dağılma Allah’ın insanlığın gelişmesi
için başlattığı bir ikramdır. Dağılmadan önce tek dil konuşan halk nefsine uyarak aklı sıra Allah’a mekan arz edip kule inşa ederek Allah’ı gökte aramaya çıkmaları, Allah’a karşı bir isyandır, kanaatindeyim.
Tabiiki Allah’ın hükmetmesiyle Kral Sargon
kuleyi yıkmıştır. Burada Babil ve
kulenin yıkılınca, halkıda yeryüzüne
dağılınca halk arasında kültürel ve dil açısından farklı medeniyetler
ortaya çıktı.,Halk birbirini anlayamayınca,
haliyle insan toplulukları zaman içerisinde birbirilerini
anlayabilecekleri bir dil geliştirip birbirleriyle yeniden yavaş yavaş tanışmaya
başladılar. Ayrıca uzun bir tanışma sürecinden sonra, daha önemlisi de farklı dil
ve kültüre sahip olan her devlet
zamanla bilim ve teknolojide ileri bilgiye ulaşıp birbirleriyle devlet düzeyinde tanışıp
görüşmeye başladılar. Bazı devletlerde
bilgi ve ileri teknoloji
üreterek dünya insanlığına hizmet etmeye başladılar. Yine
birbirinden antropolojik ve lisan
sayesinde devletler birbirlerine yaklaşıp tanışma bilgi
ve teknoloji transferi yaparak
ticareti geliştirmeyi başardılar. Allah
her şeyi bilen sonsuz güç ve kudret sahibidir.Misyonerler miladi 21.yy da İngilizce lisanını devreye
koyarak hala insanlığı tek düze getirmek
isteyen sivil toplum kuruluşları var. Bu sivil toplum yığınları , Babil’i iyi
anlamaya çalışmalılar. Çünkü tek düze
medeniyet kültür, teknoloji,beslenme gıda v.s de insanlığın intiharı demektir. İnsanlık yıkılan medeniyetleri, gelişen
gelişmiş bilgileri sayesinde yok olan medeniyetlerin yıkılış sebeplerini
öğrendiği zaman, Belkide insanlık her
şeyi kavrayarak metafizik anlamında
zaman ötesine geçecektir. O zamanda,
Mevlana’nın sema yapmasının,
zaman yolculuğu olduğunu anlayacaktır. Artık toplum mühendisleri dünyayı
iyi okumalılar. Allah her şeyin doğrusunu bilendir.
Üstat Said Nursi; Babil nemrutları ve firavunları yetiştiren ve dadılık edip emziren, diyor.
Babil şehrinin sur duvar kalınlığı 25 metre ve duvar
yüksekliği 97 metre olması imkansız olduğu kanaatindeyim.Çünkü Roma’ da
mimari taş ustalığı çok gelişmiş olduğu halde böyle abartılı rakamlara
rastlamadım.
Kaynakça:
(1)Kur’an-ı Kerim
(2)İbn Haldun, Mukaddime c.2,3.
SUMER ve AKKAD’LARLA İLGİLİ TARİH VE DİL
BİLİM ARAŞTIRMASI
SUMERLER: Mezopotamya
(Güney Irak’a) ya mö.3500 ile 2000 yılları
arasında yerleşmişler. Sumer tarihi mö.3 binlerde başlar.Sumer şehirleri tapınakların çevresine kurulan evlerden oluşmaktadır.
Mezopotamya’da taş bulunmadığı için kerpiç ve tuğla imalatını öğrenip, ev ve
hayvan barınağı yapmışlardır.
İlk defa yazıyı kullanarak yazılı tarihi başlatmışlar. Sumerler,
halk arasında“kengerler “diye anılırlar. Mesopotamya ‘da Kengerler bin yıl yaşamışlar. Ön Asya uzmanı:
Landsberger; Sumerlerin Güney Irak’a, Bahreyn ‘nin Tilmun adasında geldiklerini
söylemiştir.
AKKADLAR: Sami soylu bir ırktır. Tarih sahnesine Suriye’de
çıkmışlar.Savaşçı olan bir çöl halkıdır. Akkadlar, Sumerleri yenip
egemenlikleri altına almışlar.
Daha ileri gidip Anadolu’nun bir bölümünü ele geçirmişler. Sumerler ile
Akkadlar arasında ırk çatışması
çıkmamış. Akkadlar imparatorluk dönemlerinde Sümerceyi hep kullanmışlar.
Sumer ve Akkad kavimleri çivi yazısı kullanmışlar. Bu
medeniyetleri arkeologlar gün yüzüne
çıkarmışlar. Çivi yazısını filologlar çözdükten sonra kelime ve metin
araştırmalarına başlayıp, bu dilleri konuşanların iç dünyasına nüfus etmişler.
Böylecede Assur-Sumer bilimi doğmuş oldu.
Bu tabletlerin çözümünde ,hukukçular, din tarihçileri,
zıraatçılar,madenciler,zoolaglar v.s ile işbirliği yapıldı.
Ölü dillerde telaffuz yoktur.Yani hangi aksanla konuşulduğu
bilinmez.Sadece karekter denilen
şekiller vardır.Bu şekiller ( karekterler) latin
alfabesine çevirilmiştir. Yani ölü
dillerin nasıl konuşulduğu
bilinmemektedir.
Lidya dili sağdan sola doğru yazılıdır. Ancak bu dilin %50
si çözülebildi. Kısaca hind-avrupa dil ailesindendir.
Heredot’a göre Yunanlılar yazıyı Fenikelilerden öğrenmişler.
Fenike alfabesi 22 harfli olup
adı Kuzey Sami alfabesidir. Bu sami alfabesi Mö.8.y.y sonlarına kadar
yaygın şekilde kullanılmış. En erken yunan yazısı gibi SAĞDAN SOLA doğru
yazılmasıdır. Buda bize alfabenin doğu kökenli olduğunu gösterir.Bir doğru ilave
İnsanlığın ilk çıkış merkezi doğudur.
Likya dili, hind-avrupa dil ailesindendir.Dil kısmen
çözülmüştür.
Şimdi aşağıda seçme
olarak Sümerce ve Akkkadça örneklerin Türkçeleride verilmiştir.
SÜMERCE-TÜRKÇE:
AZU: hekim
A.MA: ana
Bal: isyan etmek
BALA:saltanat yılları (akkatçası: palu)
DUMU: oğul, evlat
E: ev, mabet
EME: lisan,dil
GEME: kadın köle
GUD: sığır
HAR.RA: faizli borç.
İGİ: göz
KA: kapı // KA.GAL:
şehir kapısı
KARAŞ: karargah
KASKAL: yol,sefer.
MU: isim,ad.
MU: yol
MUSSA: damat
NUN: prens, hükümdar
NINDA: ekmek
SAL: kadın
SILA: kuzu
TILLA: sokak, meydan
TUR: küçük
UR:insan, er
ZAL:parlak
AKKADÇA –TÜRKÇE:
Ahu: kardeş
Ahu: yabancı
Alpu: öküz
Amelu: insan,er
Asu:hekim
Babu: kapı
Banu: bina etmek
bitu: ev
edu, idu: bilmek, tanımak
idu: kol
harranu: yol,sefer
hattu: asa, sopa
ibru / ebru: dost, arkadaş
imeru: eşek, eşek yükü
kamu:bağlamak
karasu: iftira etmek
kurunnu: şarap
lisanu: dil, lisan
mihru: akran,eşdeğerde insan
maru(mar’u): oğul, evlat
matu: ölmek
mutu: ölü
palasu: delmek, delik açmak
panu: ön, çehre
pu(KA): ağız
sagu: (kanuna göre) hareket etmek
şammu: ot,bitki.
Şibu: yaşlı, şahit.
Ummu: anne, ana
Zeru: tohum
YAHUDİLİĞİN BAŞLANGIÇ TARİHİ
Başlangıcı kesin olarak bilinmemektedir. Hz. İbrahim ve kabilesinin “Ur” kentinden (Sumer
şehri), bazılarına göre Mö.2000 ile 1960 arası; bazılarına göre ise,Mö. 1750
yıllarına doğru Filistin’in Güneyine
yerleştikleri, daha sonra Mısır’ın nüfus
bölgesinde bulunan Gosen
havalisine,Mısır hükümetinin izni ile girdikleri, daha sonra da tekrar
Filistine döndükleri nakledilmektedir.
Kısaca Hz.Yusuf döneminde
Mısır’ayerleşen İsrail oğulları,Hz.Musa
zamanında Mısır’ı terkedişlerine kadar orada kaldılar. İsrail oğulları, Hz. Musa ile
Mısır’dan ayrılışları II.Ramses devridir.
Filistin’in eski halkları Kenanlılar, Mittaniler, Palestiler
ve Aramilerdir. Filistin’in İsrailliler tarafından fethi uzun zaman devam etti.
Bu arada Hitit imparatorluğu yıkılmış,
Mısır imparatorluğu ise büyük sarsıntılara düşmüştü. Mısır ve Hitit baskısının
kaybolduğu Filistin, ayrıca Batıdan yeni göçün (bunlara “Filistiler” deniz
adamları göçü adı verilmektedir)
tehdidi altındaydı. Bu şartlarında yardımıyla Yahudiler Filistine
yerleştiler.
Yahudilerin
Filistin’e yerleşmeleri kolay olmadı. Örneğin Kudüs, ancak Hz.Davut
zamanında alınabilmiştir.
Mö.926 dan itibaren Hz.Süleyman’ın halefleri arasındaçıkan
ihtilaflar, kanlı çatışmaları arka arkaya getirdi. En iğrenç ahlaksızlık ,hile, fuhşun her türlüsü
Yahudilerin hayatı oldu. Sonunda küçük beylik genişliğinde olan Yahudi
memleketi ikiye bölündü. Kuzey İsrail,Güney ise Yehuda adıyla anıldı.
MÖ. 721 de İsrail krallığı Asurlular tarafından yıkıldı ve
İsrail halkı sürüldü.
Yehuda krallığı ise önceAsur krallığına sığınmış ve ittifak
etmişti. Ancak Yahudilerden bazıları Mısır,bazıları ise Asur ittifakını
arzuluyordu. Mısır yanlılarının iktidara gelmesi üzerine,Asur m.700 de Kudüs’ü
kuşattı. Yaygın hastalık neticesinde kuşatma kaldırıldı. Sonuç olarak Mö.597 de
Babil, şehri kuşattı ve Kudüs teslim oldu. Bir kısım Yahudiler Babil’e götürüldüler. Ancak Mısır
yanlılarının isyanı üzerine, Nabukadnezar, yeniden Kudüs’ü işgal etti.
Arkasından mö.587 de şehir tamamen yakıldı , halkın çoğuda Babil’e götürüldü. Yahudilerin sürgün yılları, Med kralı Kurus’un Babil’i mö.530 da
yıkmasıyla son buldu. Kurus, Yahudilerin Filistin’e dönmelerine yardım etti.
Yahudilerin yeni hamisi İran’da yıkıldı. MÖ.5.y.y da Pers
kralı Darius,Hellenler tarafından yenildi. Daha sonra Filistin, Makedon ve Romalıların eline geçti.Makedonlar
döneminde Hellen medeniyeti Ortadoğuya yayıldı. İskenderiye kuvvetli bir
Yahudi merkezi oldu. Ve bu arada, Tevrat Yunancaya çevrildi.
Çok uzatmaya gerek yok, Roma Ortadoğuya hakim olunca Mö.63
de Romalı Pompeius Kudus’ü aldı çok geçmeden üç yıl sonra isyan çıktı. Bu
isyan yetmiş yıl sürdü. Ve General Titus
tarafından isyancılar ezildi. Bu tarihten sonra geri kalan Yahudiler dünyaya
dağıldılar.
Yeniden Filistin’e dönmek ve milletlere hükmetmek için tam
yirmi(20) asır, akla hayale gelmeyen mücadele tarzını yürüttüler.Kay:
Beynelmilel Yahudi,Henry FORD
HAMASİ: ABARTI demek