22 Haziran 2012 Cuma

Babili Anlama Rehberi


  BABİL’İ   NASIL  ANLAMALI?                    
 Akadça olan Babil adı  ve Kur’an’da ki   Babil adı, Bakara suresi 102 ile  ve Mü’min suresi 36-37 de geçmektedir.
Kur’an’da  Marut isimli melekten söz edilmektedir. Mü’min de ise  Fıravun,; yetkili kıldığı yönetici  Haman’a kule yapması için talimat vermektedir. Bu eksende  Bakara suresinde  Hz.Süleyman’dan da söz edilmektedir. Bakara suresinde  geçen  Marut isimli  vahiy meleği, Sumer biliminde Tanrı Marduk diye anılmaktadır görüşündeyim. Ölmüş dillerin ses ve  aksanı bilinmemektedir.  Aslen  Babil’de görevlendirilmiş melektir. Ölmüş dil uzmanı filologlar,kutsal kitap Tevrat ve Ahdi- Atik’te  Marduk diye okumaktalar görüşündeyim.
. Babil ülkesinin  sınırları, Mısır’dan Fırat’a kadar uzanan bölgeyi içinde bulundurmaktadır. Babil kulesini yapın emrini veren  Mısır Fıravunudur. Babil; Mezepotamya’yı içine alan  Sumer ve Akkad topraklarında   Akad  kökenli  Sami soylu  kral Sargon mö.2300 lü yıllarda hükümdarlığı ele geçirerek Akat  imparatorluğunu kurmuştur. Ayrıca Babil Irak’ta,Fırat’ın kıyısında ilk çağ medeniyetinin merkezidir. O çağda halkı Süryanice konuşur.
 Şimdi Babil şehrini tarihi ve mimari  olarak ele alalım. Herodotos (Yunan tarihçisi mö.5.yy da yaşamış) Babil’i tanıtırken ihtişamlı şehir olduğundan bahseder. Şehrin dış duvarlarının uzunluğu 80 km.  duvar kalınlığı 25 metre  ve duvar yüksekliği ise 97 metre olduğundan bahseder. Yunan coğrafyacısı Strabon mö.I. yy da Babil’in kubbe ve sütunları kerpiç ve pişmiş sırlı tuğlalardan yapılmış der. Ayrıca asvalt kullanıldığındanda bahseder.O döneme ait arkeolojik kazılarda çıkan çivi yazılı tabletlerde  mö. 23 yılın da kral Sargon’dan bahsedilmektedir. “ Asur kralı Sargon’a  mö.8.yy da Seba krallığı haraç  vermektedir. Daha ilginci de kral Sargon Kaniş(Kayseri-Kültepe) de çıkan Asur belgelerinde halkın kafa derisini yüzen insan diye geçer. En son Babil kralı Hammurabi  Babil’i imparatorluk haline dönüştürmüştür. Hammurabi yasalarının yazılı olduğu yontulu taş blok, Tanrı Marduk adına yapılmış anıtsal mabette durmaktadır. Hammurabi kanunlarının temeli,  Sumer kentlerinin yüzyıllardır uyguladığı kanunlardan teşekkül ediyordu. Hammurabi  sumer kanunlarını daha sertleştirdi. Bir rivayete göre Babil  kulesi ,mö.6.yy da  hüküm süren Babil kralı Nabukadnezzar tarafından yapılmış. Diğer rivayete görede  mö. 8.yy da Asur kraliçesi Semiramis 5 yılda yaptırdığı anlatılmakta.Kulenin yapılış amacı Allah’a ulaşmak için  Sumerliler Tanrıları Marduk  adına  yapmışlar. Babil: sumer dilinde Tanrı kapısı demektir. Kulenin  yapılış amacı bir kısım arkeologlarca tapınak değil yıldızları gözlem evi demektedirler. Kulenin  alan ölçüleri, yüksekliği 20 metre  genişliği 450 metre, uzunluğu 550 metre olup yapı malzemesi  kerpiç, renkli mozaik tuğladan yapılmış.  Babilliler mö.6.yy da Süleyman mabedini yıktı. Babil halkı Sami soyludur. Kuleyi Asur imparatoru Sargon ve Nabukatnezzar yıktırdı. Babil kralıda kuleyi yeniden yaptırdı. Pers kralı Keyhusrev’de  mö.5-6.yy  Babil’i fethetti.
İslam tarihçisi Taberi;  Babil’de  Nemrut kule yaptırdı. Allah bu kuleyi yıktı diyor.  O zamana kadar Babil de aynı dil konuşan insanların dilini, Allah 72 ye ayırır.
Sonuç: 72 millet dahi elin yüzün yumaz değil. Diyen  Hak aşığı Yunus, 72 sayısının Kur’an da geçtiğini çok iyi bilmektedir. Ayrıca 72 sayısının  çağlar boyu önemi devam etmektedir vede  devam edecektir.  O çağlarda Babil kültürü Güney Arabistan’a da yayılmış. Kur’an-ı Kerim Babil meselesinden kısaca insanlığa nasihat etmştir. Ayrıntısını araştırmacılara, düşeceği kanaatindeyim, doğru olanda budur.Arap dili sami dilleri,yeni Babil,Asur, Arami ve Habeş dilleri grubundandır. Yine Babil’de 72 rakamının sırrına dönelim.
Babil’de  kule yıkılıp,tek olan dilleri anlamını yitirip halk  lisanen  anlaşamayınca kurdukları medeniyet yok oldu.  Babil’liler yeryüzüne dağılmaya  başlamıştır. Dolayısıyla ”Tek dilleri parçalanan insanlığın dağılması doğrudur.Bu dağılma  Allah’ın insanlığın gelişmesi için başlattığı bir ikramdır. Dağılmadan önce tek dil konuşan halk  nefsine uyarak aklı sıra Allah’a mekan  arz edip kule inşa ederek Allah’ı  gökte aramaya çıkmaları, Allah’a  karşı bir isyandır, kanaatindeyim. Tabiiki  Allah’ın hükmetmesiyle  Kral Sargon  kuleyi  yıkmıştır. Burada Babil ve kulenin yıkılınca, halkıda yeryüzüne  dağılınca halk arasında kültürel ve dil açısından farklı medeniyetler ortaya çıktı.,Halk birbirini anlayamayınca,  haliyle insan toplulukları zaman içerisinde birbirilerini anlayabilecekleri  bir dil geliştirip  birbirleriyle yeniden yavaş yavaş tanışmaya başladılar. Ayrıca uzun bir tanışma sürecinden sonra,  daha önemlisi de  farklı dil  ve kültüre sahip olan her devlet    zamanla bilim ve teknolojide ileri bilgiye  ulaşıp birbirleriyle devlet düzeyinde tanışıp görüşmeye başladılar. Bazı devletlerde  bilgi ve ileri teknoloji  üreterek  dünya  insanlığına hizmet etmeye başladılar.   Yine  birbirinden antropolojik ve  lisan sayesinde devletler birbirlerine yaklaşıp tanışma   bilgi  ve teknoloji  transferi yaparak ticareti geliştirmeyi başardılar.  Allah her şeyi bilen sonsuz güç ve kudret sahibidir.Misyonerler  miladi 21.yy da İngilizce lisanını devreye koyarak  hala insanlığı tek düze getirmek isteyen sivil toplum kuruluşları var. Bu sivil toplum yığınları , Babil’i iyi anlamaya çalışmalılar.  Çünkü tek düze medeniyet kültür, teknoloji,beslenme gıda v.s de  insanlığın intiharı demektir. İnsanlık  yıkılan medeniyetleri,  gelişen  gelişmiş bilgileri   sayesinde  yok olan medeniyetlerin yıkılış sebeplerini öğrendiği zaman, Belkide insanlık  her şeyi kavrayarak metafizik anlamında  zaman ötesine geçecektir. O zamanda,  Mevlana’nın sema  yapmasının, zaman yolculuğu olduğunu anlayacaktır. Artık toplum mühendisleri  dünyayı  iyi okumalılar. Allah her şeyin doğrusunu bilendir.
Üstat Said Nursi; Babil nemrutları ve firavunları  yetiştiren ve dadılık edip emziren, diyor.
Babil şehrinin sur duvar kalınlığı 25 metre ve duvar yüksekliği 97 metre olması imkansız olduğu kanaatindeyim.Çünkü  Roma’ da  mimari taş ustalığı çok gelişmiş olduğu halde böyle abartılı rakamlara rastlamadım.
Kaynakça:
(1)Kur’an-ı Kerim
(2)İbn Haldun, Mukaddime c.2,3.
SUMER ve AKKAD’LARLA  İLGİLİ    TARİH  VE  DİL BİLİM  ARAŞTIRMASI
SUMERLER:  Mezopotamya (Güney Irak’a) ya  mö.3500 ile 2000 yılları arasında  yerleşmişler.   Sumer tarihi mö.3 binlerde  başlar.Sumer şehirleri  tapınakların çevresine kurulan evlerden oluşmaktadır. Mezopotamya’da taş bulunmadığı için kerpiç ve tuğla imalatını öğrenip, ev ve hayvan barınağı yapmışlardır.
İlk defa yazıyı kullanarak yazılı tarihi başlatmışlar. Sumerler, halk arasında“kengerler “diye anılırlar. Mesopotamya ‘da  Kengerler bin yıl yaşamışlar. Ön Asya uzmanı: Landsberger; Sumerlerin  Güney Irak’a,  Bahreyn ‘nin Tilmun adasında  geldiklerini  söylemiştir.
AKKADLAR: Sami soylu bir ırktır. Tarih sahnesine Suriye’de çıkmışlar.Savaşçı olan bir çöl halkıdır.  Akkadlar, Sumerleri  yenip  egemenlikleri  altına almışlar. Daha ileri gidip Anadolu’nun bir bölümünü ele geçirmişler. Sumerler ile Akkadlar  arasında ırk çatışması çıkmamış. Akkadlar imparatorluk dönemlerinde Sümerceyi  hep kullanmışlar.
 Sumer ve Akkad  kavimleri çivi yazısı kullanmışlar. Bu medeniyetleri arkeologlar  gün yüzüne çıkarmışlar. Çivi yazısını filologlar çözdükten sonra kelime ve metin araştırmalarına başlayıp, bu dilleri konuşanların iç dünyasına nüfus etmişler. Böylecede Assur-Sumer bilimi doğmuş oldu.
Bu tabletlerin çözümünde ,hukukçular, din tarihçileri, zıraatçılar,madenciler,zoolaglar v.s ile işbirliği yapıldı.
Ölü dillerde telaffuz yoktur.Yani hangi aksanla konuşulduğu bilinmez.Sadece  karekter denilen şekiller vardır.Bu şekiller ( karekterler)   latin alfabesine   çevirilmiştir. Yani ölü dillerin nasıl  konuşulduğu bilinmemektedir.
Lidya dili sağdan sola doğru yazılıdır. Ancak bu dilin %50 si çözülebildi. Kısaca hind-avrupa dil ailesindendir.
Heredot’a göre Yunanlılar yazıyı Fenikelilerden öğrenmişler. Fenike alfabesi  22 harfli  olup  adı Kuzey Sami alfabesidir. Bu sami alfabesi Mö.8.y.y sonlarına kadar yaygın şekilde kullanılmış. En erken yunan yazısı gibi SAĞDAN SOLA doğru yazılmasıdır. Buda bize alfabenin doğu kökenli olduğunu gösterir.Bir doğru  ilave  İnsanlığın ilk çıkış merkezi doğudur.
Likya dili, hind-avrupa dil ailesindendir.Dil kısmen çözülmüştür.
Şimdi  aşağıda seçme olarak  Sümerce ve Akkkadça  örneklerin Türkçeleride  verilmiştir.
SÜMERCE-TÜRKÇE:
AZU: hekim
A.MA: ana
Bal: isyan etmek
BALA:saltanat yılları (akkatçası: palu)
DUMU: oğul, evlat
E: ev, mabet
EME: lisan,dil
GEME: kadın köle
GUD: sığır
HAR.RA:  faizli borç.
İGİ: göz
KA: kapı  // KA.GAL: şehir kapısı
KARAŞ:  karargah
KASKAL:  yol,sefer.
MU: isim,ad.
MU: yol
MUSSA: damat
NUN: prens, hükümdar
NINDA: ekmek
SAL: kadın
SILA: kuzu
TILLA: sokak, meydan
TUR: küçük
UR:insan, er
ZAL:parlak
AKKADÇA –TÜRKÇE:
Ahu: kardeş
Ahu: yabancı
Alpu:  öküz
Amelu: insan,er
Asu:hekim
Babu: kapı
Banu:  bina etmek
bitu: ev
edu, idu: bilmek, tanımak
idu:  kol
harranu:  yol,sefer
hattu: asa, sopa
ibru / ebru: dost, arkadaş
imeru: eşek, eşek yükü
kamu:bağlamak
karasu:  iftira etmek
kurunnu: şarap
lisanu: dil, lisan
mihru: akran,eşdeğerde insan
maru(mar’u): oğul, evlat
matu:  ölmek 
mutu: ölü
palasu: delmek, delik açmak
panu: ön, çehre
pu(KA):  ağız
sagu: (kanuna göre) hareket etmek
şammu: ot,bitki.
Şibu:  yaşlı, şahit.
Ummu: anne, ana
Zeru: tohum



YAHUDİLİĞİN BAŞLANGIÇ TARİHİ
Başlangıcı kesin olarak bilinmemektedir. Hz.  İbrahim ve kabilesinin “Ur” kentinden (Sumer şehri), bazılarına göre Mö.2000 ile 1960 arası; bazılarına göre ise,Mö. 1750 yıllarına  doğru Filistin’in Güneyine yerleştikleri, daha sonra  Mısır’ın nüfus bölgesinde  bulunan Gosen havalisine,Mısır hükümetinin izni ile girdikleri, daha sonra da tekrar Filistine döndükleri nakledilmektedir.
Kısaca Hz.Yusuf döneminde  Mısır’ayerleşen  İsrail oğulları,Hz.Musa zamanında  Mısır’ı  terkedişlerine kadar orada  kaldılar. İsrail oğulları, Hz. Musa ile Mısır’dan ayrılışları II.Ramses devridir.
Filistin’in eski halkları Kenanlılar, Mittaniler, Palestiler ve Aramilerdir. Filistin’in İsrailliler tarafından fethi uzun zaman devam etti. Bu arada  Hitit imparatorluğu yıkılmış, Mısır imparatorluğu ise büyük sarsıntılara düşmüştü. Mısır ve Hitit baskısının kaybolduğu Filistin, ayrıca Batıdan yeni göçün (bunlara “Filistiler” deniz adamları göçü adı verilmektedir)   tehdidi altındaydı. Bu şartlarında yardımıyla Yahudiler Filistine yerleştiler.
Yahudilerin  Filistin’e yerleşmeleri kolay olmadı. Örneğin Kudüs, ancak Hz.Davut zamanında alınabilmiştir.

Mö.926 dan itibaren Hz.Süleyman’ın halefleri arasındaçıkan ihtilaflar, kanlı çatışmaları arka arkaya getirdi. En iğrenç  ahlaksızlık ,hile, fuhşun her türlüsü Yahudilerin hayatı oldu.  Sonunda  küçük beylik genişliğinde olan Yahudi memleketi ikiye bölündü. Kuzey İsrail,Güney ise Yehuda adıyla anıldı.
MÖ. 721 de İsrail krallığı Asurlular tarafından yıkıldı ve İsrail halkı sürüldü.
Yehuda krallığı ise önceAsur krallığına sığınmış ve ittifak etmişti. Ancak Yahudilerden bazıları Mısır,bazıları ise Asur ittifakını arzuluyordu. Mısır yanlılarının iktidara gelmesi üzerine,Asur m.700 de Kudüs’ü kuşattı. Yaygın hastalık neticesinde kuşatma kaldırıldı. Sonuç olarak Mö.597 de Babil, şehri kuşattı ve Kudüs teslim oldu. Bir kısım Yahudiler  Babil’e götürüldüler. Ancak Mısır yanlılarının isyanı üzerine, Nabukadnezar, yeniden Kudüs’ü işgal etti. Arkasından mö.587 de şehir tamamen yakıldı , halkın çoğuda  Babil’e götürüldü. Yahudilerin sürgün  yılları, Med kralı Kurus’un Babil’i mö.530 da yıkmasıyla son buldu. Kurus, Yahudilerin Filistin’e dönmelerine yardım etti.
Yahudilerin yeni hamisi İran’da yıkıldı. MÖ.5.y.y da Pers kralı Darius,Hellenler tarafından yenildi. Daha sonra Filistin, Makedon  ve Romalıların eline geçti.Makedonlar döneminde  Hellen medeniyeti  Ortadoğuya yayıldı. İskenderiye kuvvetli bir Yahudi merkezi oldu. Ve bu arada, Tevrat Yunancaya çevrildi.
Çok uzatmaya gerek yok, Roma Ortadoğuya hakim olunca Mö.63 de Romalı Pompeius Kudus’ü aldı çok geçmeden üç yıl sonra isyan çıktı. Bu isyan  yetmiş yıl sürdü. Ve General Titus tarafından isyancılar ezildi. Bu tarihten sonra geri kalan Yahudiler dünyaya dağıldılar.
Yeniden Filistin’e dönmek ve milletlere hükmetmek için tam yirmi(20) asır, akla hayale gelmeyen mücadele tarzını yürüttüler.Kay: Beynelmilel Yahudi,Henry FORD
HAMASİ: ABARTI demek