3 Mart 2008 Pazartesi

KABİR

15.yy da yaşamış olup gerek Hinduların gerekse Müslümanların kendi dindaşları saydıkları hindli bir mutasavvıftır.

Hayatı hakkında çeşitli rivayetler var. 1.müslüman bir dokumacının oğlu olduğu veya evlatlığı olan kabir hocasının hayatını dokumacılıkla kazandığı aynı zamanda evli olduğu hakkındadır.Neticede 1518 yılında ölmüş.

Hindu’ler cesedi yakmak istemişler.İslam olanlarda toprağa gömmek istemişler.Kay:İslam ansk.

KABİR: Arapçada “ölünün gömüldüğü yer” anlamındadır.Türkçede kabirle eş anlamlı olan mezar ise ziyaretgah anlamındadır.Kur’an da birer ayette kabr ve mekabir olarak geçer.

İslam öncesi dinlerde tarih öncesi toplulukların ve günümüzde mevcut bazı ilkel kültürlerde ölü gömme adetleri aynı değildir.İlkel topluluklarda cesed fena koku yayacağı düşüncesi ve ölüm gibi tabiat üstü bir fenomoni ima ettiğinden dolayı, tabu olarak cesetlerin korunması ve yaşayanlardan uzak tutulması önem taşımaktadır.Onun için ceset yerleşim alanlarının dışına gömüldüğü anlatılmaktadır. Birde ağaçlara asılmakta yahut suya atılmaktadır.Diğer eski çağlarda örneğin neolitik çağda ölü insanın ayakları karnına çekilmiş vaziyette gömülmüştür.Ayrıca hayatta iken kullandığı eşyalarından pişmiş toprak testi ve kaplar gözyaşı şişeleri gibi malzemeyle gömüldüğü kazılarda görülmüştür.Bazı prehistorik merkezlerde ise ölüler evlerin zeminine açılan çukurlara ve toprak küplere(küp sanduka şek.) gömülmüştür.

Eski hind-avrupa kültürlerinde cesetler yakıldıktan sonra külleri kaba konulup saklanmakta yada külleri nehire atılmaktadır.Her şeye rağmen yaygın uygulama cesetleri toprağa çukur açılarak gömmedir.Yahudilikte ölmüş insanın cesedi kirli olduğu için ve ruh bedenden ayrıldığı fikriyle ruhsuz beden et yığınıdır. İbraniler kabir için toprağı çukur formunda açarlar ve cesedi gömerler. Ayrıca kayalarıda oyarak açtıkları kabirde kullanılan terim ise köktür. İbranilerde belli kurallara göre yıkandıktan sonra tırnaklar kesilir, gözleri ve ağzı kapatılır.Yahudiliğin erken dönemlerinde ölüyle birlikte giyim ve süs eşyalarıda kabire konurdu. M.S. dönemlerde artık cesed kefenlenmeye başlamış.Hatta güzel kokular sürülmüş beyaz bezden yapılı kefenlere sarılarak gömülmüş dahada ileri gidilerek tabut içinde de defnedilmiş.

MÖ.2.binlerde İsrailoğulları kabirlerini toprağa veya kayaya oyarak şehir dışına defnetmişler.Örneğin İbrani olan ataları cesedlerini daha çok kayaya oyulan kabirlere gömmeyi tercih etmişler.Kabirler genelde aile mezarlıkları şeklindedir.Ortaçağda kabirlerin yerini herkesin defnedildiği büyük mezalıklar almış.Buna parelel kabirin mimari şekli değişmiş. Mermer veya taş sanduka şeklinde kabirler yapılmış.

Yahudilikte ölümle ruhun bedenden uzaklaştığına ve bu dünya ile ilişkisinin bittiğine inanılır.Kabirde yatan cesedin ıstırap çektğiğ düşünülmez.İslamda ki kabir sorgulaması ve kabir azabı inancı Yahudilikte yoktur.

Fakat ölünün geride bıraktıkları dua ve hayır işleri, ruhun ahiret hayatını olumlu yönde etkileyeceği inancı Yahudilikte yaygındır.

Hırıstiyanlıkta ölüm düşüncesi ilk insan çiftinin işlediği günahın sonucuyla alakalıdır.Hırıstiyanlara görede ölmek günaha kefarettir.Kabirde günahın bedelini temsil eder.Hırıstiyanlıkta ki kabir geleneği Yahudi kültürünün etkisinde gelişmiştir.

Hırıstiyanlar insan ölünce, cesedin gözleri gözleri kapatılır. Bedeni yıkanır ve vücud kefenlenir,kefene güzel kokular serpilir.Arkasında cesed sazdan yapılı yatak üzerine yatırılıp toprağa gömülür veya kaya oyuklarına konur.Kabirler genelde şehir dışındadır.Şimdi Protestanlarda azda olsa ölü yakma vardır. Katolik ve ortadokslarda ölü yıkandıktan sonra toprağa gömülür.Birde ruh bedenden ayrılınca Allah’a ulaşan ruh.Kıyamet sonrası yeniden dirileceğine inanılır.Kay: T.D.V. İslam ansikp.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder