Evrim karşıtlarının
devamlı olarak, canlıların mükemmel bir şekilde “dizayn” edildiklerini,
bütün canlıların şaşmaz bir incelikle
işlev gördüklerini kafalarına yerleştirmeye çalıştıklarını görmekteyiz.
Bir örnek de dik
yürüme üzerine verilebilir. Evrim düşüncesine göre dik yürüme insanın sonradan
kazandığı bir özelliktir, dik yürümenin zaman içerisinde, yavaş işleyen bir
süreç sonunda ortaya çıktığını ve bu arada pek çok yan dalın oluştuğunu
göstermekte.
En güzel biçim insan
biçimidir, arştan da yücedir. Düşünceye sığmaz. Bu paha biçilmez varlığın adını
söylesem, bende yanarım, duyanda yanar.
Dış görünüm itibariyle
boyu bosu, yüzünün güzelliği, organlarının birbiriyle uyumu, ve bütün
karmaşıklığına rağmen durmadan bir ahenk
içinde çalışan iç vücut düzeni; ve gerekse manevi yapısındaki; düşünme bilgi üretme, buluş yapabilme ve
konuşma gibi kabiliyetleri yanında engin
bir ruh dünyasına sahip olması, zengin duyguları, hisleri ve hayalleri ile
yaratıklardan çok üstün ve farklı şekilde yaratılmıştır.
Allah’ın bir sünneti, kanunu da, birbirine
zulmedenlerin başına, zalimleri musallat etmesidir. Anlam bakımından da Kur’an’ın
ruhuna uygun olan yani rivayet edilen bir sözde şöyle buyuruluyor.
“Zalim, yeryüzünde Allah’ın adaletidir. Allah onunla (başkalarından) intikam
alır. Sonra (döner), ondan da intikamını alır. (Keşful-Hafa 2+64)