19 Ocak 2014 Pazar

İNSANA SIĞABİLEN KAİNAT, KAİNATA SIĞAMAYAN İNSAN

Evrim karşıtlarının devamlı olarak, canlıların mükemmel bir şekilde “dizayn” edildiklerini, bütün  canlıların şaşmaz bir incelikle işlev gördüklerini kafalarına yerleştirmeye çalıştıklarını görmekteyiz.
Bir örnek de dik yürüme üzerine verilebilir. Evrim düşüncesine göre dik yürüme insanın sonradan kazandığı bir özelliktir, dik yürümenin zaman içerisinde, yavaş işleyen bir süreç sonunda ortaya çıktığını ve bu arada pek çok yan dalın oluştuğunu göstermekte.

En güzel biçim insan biçimidir, arştan da yücedir. Düşünceye sığmaz. Bu paha biçilmez varlığın adını söylesem, bende yanarım, duyanda yanar.

Dış görünüm itibariyle boyu bosu, yüzünün güzelliği, organlarının birbiriyle uyumu, ve bütün karmaşıklığına rağmen durmadan  bir ahenk içinde çalışan iç vücut düzeni; ve gerekse manevi yapısındaki;  düşünme bilgi üretme, buluş yapabilme ve konuşma gibi kabiliyetleri yanında engin bir ruh dünyasına sahip olması, zengin duyguları, hisleri ve hayalleri ile yaratıklardan çok üstün ve farklı şekilde yaratılmıştır.


Allah’ın bir sünneti, kanunu da, birbirine zulmedenlerin başına, zalimleri musallat etmesidir. Anlam bakımından da Kur’an’ın ruhuna uygun olan yani  rivayet edilen bir sözde şöyle buyuruluyor. “Zalim, yeryüzünde Allah’ın adaletidir. Allah onunla (başkalarından) intikam alır. Sonra (döner), ondan da intikamını alır. (Keşful-Hafa 2+64)