Doğar doğmaz, beşikte
iken konuşmuştur. Allah O’na , kitabı, Tevrat’ı ve İncil’i öğretmiştir.
İmam Gazalı, Hz.İsa
için “O kalplerin peygamberidir der.
Pisagor’un Delf
Tapınağı’nın kapısına “kendini bil!” sözünü yazdırması başka kültürlerde de
tekrarlanmış. Konfüçyüs ve Hz. Muhammed’e de (sav ) isnad edilmiştir.Yine
dünyanın “kocamış bir kadına benzetilmesi” Tevrat’la hadis kaynaklarında ve Hz.
İsa’dan nakledilen sözlerde görülebilir.Hiç tereddütsüz Hz.İsa Mülümanlarında
peygamberidir.
Cebrail, Hz. İsa ile
karşılaştı ve ona şöyle dedi: Hz. İsa sordu Ey Cebrail, kıyamet vakti ne zaman
gelecek? Cebrail kanatlarını çırpıp cevap verdi, “soru sorulanın, soru sorandan
daha fazla bilgisi yoktur. O göklerde ve yerde ağırlaştı; O size apansız
gelecek” yahut o dedi ki, onun zamanını Allah’tan başkası haber veremez. Zamanı
gelince Allah haber verecek.
Hz.İsa havarilerine şöyle dedi: Mescitler yuvanız, evleriniz
ise konaklayacağınız mekanlar olsun. Yabanı otlardan yiyin ve bu dünyadan huzur
içinde ayrılın. “Ve saf su için”
En bilinen hadislerden birinde Hz.İsa’nın Hz.Muhammed’e yakın peygamber olduğu söylenir.
Hz.İsa öge çekildiği gece havarilerine şöyle dedi:
“Rızkınızı Allah’ın kitabını öğreterek kazanmayın.” Ve sonrasında da Hz. İsa
göge yükseldi.
Hz.İsa’ya havarıler
şöyle dediler: Ey Ruhullah, bize atamız
Sam’ı, yani Nuh’un oğlu Sam’ı göster,
böylece imanımız artsın. Bunun üzerine Hz.İsa ona: Ey Sam kaç yıl yaşadın Sam?
, 4 bin yıl yaşadım diye cevap verdi.
İkıbin yıl peygamberlik yaptım, sonra ikibin yıl daha yaşadım.
Hz.İsa, Dünya o zamanlar senin nazarında nasıldı? Sam: iki
kapısı olan bir eve benziyor.Birinden girdim
ve ötekinden çıktım. İslam geleneğine göre Sam en uzun yaşıyan
peygamberdir.
Hz.İsa şöyle buyurdu: “Yüce Allah’ın adını sık sık anın,
O’na şükredin. İtaat edin ve O’nu tesbih edin.Ey Allah’ım günahlarımı bağışla, hayatımı
düzene sok ve Ey Allah’ım beni kötülüklerden uzak tut demeniz kafidir.
Hz.İsa şöyle buyurdu: Allah’ın en çok sevdiği kimseler
gariplerdir. O’na sordular. Garipler kimlerdir? Hz.İsa “Bu dünyayı sahih
imanlarıyla terkedenlerdir. Onlar mahşer mahşer gününde İsa’nın yanında
toplanacaklardır.
Hz. Muhammed’in çok bilinen Bu din garip gelmiş ve garip
gidecektir.
Hz.İsa şöyle buyurdu: İnsanları
kendi hallerine bırakın. Onlarınkusurlarını değil, kendi kusurlarınızı
araştırın. Hz.İsa “Dünyayı tersine çevirdim ve üstüne oturdum. Ölecek hiçbir
çocuğum, yıkılabilecek hiçbir evim yok” dedi O’na , kendine bir ev
edinmeyecekmisin? Diye sordular. Hz.İsa; Bana selin geçtiği yerde bir ev inşa
edin diye karşılık verdi.Ona “ Böyle bir ev ayakta durmaz dediler.
Hz.İsa şöyle derdi: Bu dünyayı
sevmek bütün günahların kaynağıdır. Dünya’da edinilen zenginlik büyük bir
hastalıktır. Hz. İsa, zengin insan gururlanmaktan, böbürlenmekten kendini
alamaz. dedi zenginliğin artması insanı Allah’ı anmaktan alıkoyar.dedi
Hz.İsa şöyle buyurdu: Size doğrusunu söylerim ki, cennetin
hiçbir katında zengin yoktur. Devenin bir iğnenin deliğinden geçmesi, bir
zenginin cennete girmesinden daha kolaydır.
Hz.İsa şöyle dedi: Size kötülük yapanları bağışlayın, sizi
vaktiyle ziyaret etmemiş olan hastaları ziyaret edin. Size kötü davrananlara
iyi davranın. Ve “ size borçlarını geri ödemeyenlere yine borç verin.”
İsrailoğulları Hz.İsa’nın
fakirliğini hor görüyorlardı. Hz.İsa onlara, sefil insanlar sizi yolunuzdan
zenginlik saptırdı. Siz, hiç yoksulken Allah’a ihanet eden bir kimse gördünüz mü
dedi.
Hz.İsa göğe yükseldiği gün, ardında bir yün elbiseden, bir
sapandan ve bir çift pabuçtan başka bir şey bırakmamıştı. Hz. İsa ağaçların
yapraklarını yer, kıldan yapılma gömlek giyer ve karanlık çöktüğünde nerede ise
orada uyurdu.
Hz.İsa kendisine hakaret eden birkaç Yahudinin yanından
geçiyordu. Onlar her seferinde Hz.İsa’ya kötü sözler söylüyorlar; Hz.İsa’da onlara
iyilikle karşılık veriyordu. Temiz kalpli Şemun Hz.İsa’ya şöyle dedi, Onlar her
kötü söz söylediğinde sen onlara iyilikle mi karşılık vereceksin? Hz.İsa, “
Herkes kendinde olandan harcar” dedi.
Hz.İsa bir hayat kadınının evinden çıkarken gördüler. Birisi
ona, Ey Ruhullah, sen bu kadının evinde ne yapıyorsun? dedi. Hz.İsa, O, hekimin
ziyaret ettiği bir hastadır”diye cevap verdi.
Hz.İsa’ya sordular “Senin amellerinden hangisi en
hayırlısıdır. İsa (as), Beni ilgilendirmeyen şeyden uzak durmak.
İLGİNÇ: Allah Hz.İsa’ya yeryüzünde ki krallıklara elçiler
göndermesini söyledi. Hz.İsa havarilerini gönderdi. Yakın yere gönderilenler
gitmeyi kabul etti. Ama uzağa gönderilenler gitmekte steksiz davrandılar ve
şöyle dediler.”Bizi yanlarına gönderdiğin insanlar gibi konuşamayız.”
Hz.İsa “Ey Allah’ım,
havarilerime Senin bana emrettiğin şeyi yapmalarını emrettim ama onlar bana
itaat etmediler” dedi. Allah Ona şunu vahyetti”. “Ben seni bu sıkıntıdan
kurtaracağım”. Allah bundan sonra her
bir havariyi yanlarına gönderdikleri kimseler gibi konuşturdu.
Hz.İsa dedi ki: “ İnançlı bir insanın kalbi hem bu dünyanın
hem de öteki dünyanın sevgisini taşıyamaz.Tek bir kabın hem ateşi hemde suyu
taşıyamayacağı gibi “ Filip’in Gnostik İncilinde Ruhla benliğin su ve ateşten olduğunu ileri
sürmüştür.Bunu söylemekte fayda var.
Hz.İsa şöyle buyurdu: “Dünya var olduğunda
ben içinde değildim. Dünya var olmaya devam edecek. Ve ben içinde olmayacağım.
Sahip olduğum her şey şu anda yaşadığım günlerim. Eğer bu günlerde günah
işlersem, şüphe sizki ben günahkar olurum.” Bu özlü sözde de hem Hz.İsa’nın
ölümsüz olduğu inkar ediliyor, hemde onunda günahkar olabileceği öne sürülüyor.
Böylece Hz.İsa’nın insanı vasıflarının altı çiziliyor.
Hz.İsa şöyle dedi: Dünyevi şeylerin peşinde koşan deniz
suyunu içene benzer. Ne kadar çok içerse o kadar susar ve sonunda ölür.
Hz. İsa şöyle buyurdu: Ey kötü alimler, vay halinize arzular
uğruna cenneti harcadınız, mahşer gününün dehşetini unuttunuz
Hz.İsa’ya, “Bize bir amel öğret ki Allah bizi çok sevsin
dediler. Hz.İsa, Bu dünyadan nefret edin. Allah sizi sevecektir” dedi.
Hz.İsa şöyle buyurdu: Allah kullarının bir zanaat öğrenerek kendilerini geçindirebilmelerinden
hoşlanır,Lakin dini öğrenerek bunu zanaata dönüştürmelerinden hoşlanmaz.
Hz.İsa, avlularında ve sokaklarında sakinlerinin ölü halde
olduğu bir köyden geçiyordu. “Bu insanları ilahi gazap öldürdü.Eğer böyle
olmasaydı, onlar birbirlerini gömerlerdi.”
“Ey Ruhullah, keşke onlara ne
olduğunu öğretebilseydik dediler.”Hz.İsa, sonsuz güç ve her şeye kadr olan
Allah’a sordu. Allah, Hz.İsa’ya karanlık çökünce onları çağırmasını, onlar icab
ettiklerinde Hz.İsa’yı cevaplayacağını vahyetti. Karanlık çökünce İsa8as) yüksek
bir yere çıkıp, Ey köylüler! diye seslendi. “Buyur ey Ruhullah” dedi,
içlerinden biri. Hz.İsa: Nedir bu haliniz,neden bu hale geldiniz? diye sordu.
Adam şöyle cevap verdi. “Biz huzur içinde uykuya yatmıştık ama uyandığımızda
kendimizi cehennem çukurunda bulduk.” “Nasıl oldu bu?” “Bu dünyaya düşkünlüğümüz,günahkarlara
uşaklık etmemiz yüzünden” Hz.İsa, Bu dünyaya düşkünlüğünüz nasıldı.? diye
sordu. Adam, Bir çocuğun anasına düşkünlüğü gibi, o yaklaştığında mutlu
oluyorduk, gittiğinde üzülüp onun için ağlıyorduk.”
Hz.İsa sordu, “neden öteki köylüler bana cevap vermedi?” Çünkü onlar
ateş zincirlerine vuruldu? sert, güçlü melekler başlarında bekliyordu.” Dedi,
adam Hz.İsa’ya sordu, peki neden içlerinden sadece sen çıkıp da buna cevap
verdin? Adam: “çünkü ben onların
yanındaydım ama onlardan biri değildim,felaket onları vurduğunda benide vurdu.
Ben cehennemin kenarında asılı kaldım, oradan kaçacakmıyım, yoksa içine mi
gömüleceğim bilemiyorum” dedi. Sonunda İsa havarilerine dedi: “Doğrusu
öğütülmemiş tuzlu arpa ekmeği yemek, kıldan eşyaları giymek, gübre yığınlarının
üzerinde uyumak,budünya da güven içinde yaşamak ve huzurlu olmak isteyen insan
için yeterde artar bile”.
Hz.İsa şöyle dedi: “Siz değersiz olan dünya için çalıştınız,
daha değerli olan öteki dünyayı boş
verdiniz; bülüm ölümler üzeriniz gelecek.”
Hz.İsa şöyle dedi.
“ çok yalan söyleyen güzelliğini yitirir,sürekli kavga eden şerefini yitirir;
çok üzülenler hasta olur; şahsiyeti kötü olanlarda ancak kendilerine
zulmederler.”
Bir domuz Hz.İsa’nın yanından geçiyordu. Hz.İsa; uğurlar
olsun dedi, Domuz Ey Ruhullah, sen bunu bir domuza nasıl söyleyebiliyorsun?
diye sordu. Hz.İsa, “Dilimi kötü söze alıştırmaktan sakınırım” diye mukabele
etti.
Hz.İsa şöyle dedi: “Allah katında en büyük günahlardan biri
Allah’ın bir kulunun Allah biliyor ki… demesi, fakat Allah’ın bildiğinin öyle
olmamasıdır.”
Hz.İsa hiçbir eve yada köye yerleşmeden sürekli seyahat ederdi:
Eşyaları kaba yada deve derisinden
yapılmış bir ve iki eski gömlekten ibaretti. Elinde bir değnek taşırdı. Gece
olunca, yatağı (zıbın) yeryüzü yastığı
bir taş ve yiyeceğide yerdeki otlar olurdu. Bazen günlerini ve gecelerini bir
sşey yemeden geçirirdi. Sıkıntılı zamanlarda mutlu, rahatlık içinde olduğunda
ise üzgün olurdu.
Hz.İsa, “Benden putlar yonttular, sonra da Allah’a değil
onlara taptılar. Çünkü Allah’ı “ Yakıtı
insan ve taş olancehennem ateşinden sakının”
dediğini duydum.”
Hz.İsa kadına. Yemek yerken aç
gözlülükten sakın . Çünkü miden tıka basa
dolduğunda genişler, yüzü
kırışır. Örneğin: Hz.Musa büyücülüğün çok geliştiği bir dönemde mucize yaratmada
en üstün kişiyken Hz.Muhammd güzel konuşmada, Hz.İsa’da şifaya kavuşturmada üstün kişiydi.
Hz.İsa sarı benizli mavi gözlü insanların yaşadığı kasabadan geçiyordu. Bu
insanlar hastalıklarından dolayı Hz.İsa’ya dert yanıp ağlaştılar. Hz. İsa
onlara “çare sizdedir. Eti yıkamadan pişirip yiyorsunuz. Bu dünyada her şey kirlenir.”
dedi. O günden sonra etleri yıkadılar ve
hastalıkları kayboldu.
Hz.İsa dünyaya, “Benden uzak dur,
domuz derdi. Allah’ın hz.İsa’ya gönderdiği vahiylerden biride şöyledir: “Ey Ademoğlu,
hayatının her gününde bu dünyaya henüz veda etmiş yada istekleri Allah katına
yükseltilmiş kişiler gibi ağla. Bu dünyada edindiğin ve kullandığın her şeyin
hesabı tutuluyor. Doğru yolda ol, çünkü hesap vermeye çağrılacaksın. Doğru
yolda olana ne vaat ettiğini bilseydin,hemen ruhunu teslim ederdim.”
Hz.İsa’nın tuttuğu oru gibi oruç tutmak istiyorsanız; O,
orucun her vakit tutar, arpadan başka bir şeyle yaşamazdı. Her zaman kaba
kıldan giysliler giyer, gece olduğunda nerede ise oraya çöker.Şafak sökenedek
ibadet ederdi. İki rekat namaz kılmadan bir yerden ayrılmazdı.
Hz.İsa havarileriyle karşılaştı, havariler gülmekteydiler.
Hz.İsa “ içinde Allah korkusu olan gülmez dedi.” Havariler “ Ey Ruhullah, biz
sadece şakalaşıyoruz”. dediler.
Hz.İsa “Aklı başında bir kimse
şakada yapmaz”. dedi. NOT: Hasan
Basri’ninde gülmeye karşı olduğu söylenmiştir.
Hz.İsa buyurduki “Ey havariler,
dünyayı sizin için yüzüstü yere yatırdım,sizi de dünyanın arkasına oturttum.
Dünyaya hakim olmak için sadece iki grup sizinle yarışacak: Krallar ve
İfritler. İfritleri yenmek için sabırla duadan güç alın. Kralları yenmek için
ise onların dünyalarını onlara bırakın, onlarda öteki dünyayı size
bırakacaklardır.”
Hz.İsa şöyle dedi: “ Her şeye kadir olan Allah, kendisine
karşı günah işleyenlere büyük acılar vermeyecek olsada, Allah’a itaat etmemek
doğru değildir.”. Yenik düşen herkesin öcü mahşerde alınacaktır.
Hz.İsa , İsrailoğullarına vaaz veriyordu. İsrailoğulları
ağlamaya, elbiselerini yırtmaya başladılar.Hz. İsa,”giysileriniz ne günah
işledi? Onların yerine kalplerinize
dönünde kalplerinizi paylayın”dedi.
Hz.İsa buyurdu ki: Erkeklerin
ayağını kaydıran üç şey vardır: Her şeye
kadir olan Allah’ın nimetlerine şükürde kusur etmek, Allah’tan gayrı bir şeyden
korkmak ve yaratılmış olanlara karşı (yanlış) umut beslemek. Hz.İsa bir adamın
yanından geçiyordu. Adamın ızdırap çektiğini görünce ona merhamet duyup,
“Ey Allah’ım,yalvarırım onun
acılarını hafiflet dedi.” O vakit Allah
ona şunu vahyetti. Onun ızdırabını hafifletmek için mahrum bırakarak nasıl
rahatlatabilirim? “Bu ilginç kıssa (hikaye) ıstırap çekerken sabretmenin ruhu
arındırmaya yaradığına işaret ediyor.
Hz.İsa’ya yaşlılar niçin bu dünyaya
gençlerden daha fazla bağlı olurlar?
Diye sordular. Hz.İsa şöyle cevap verdi. “çünkü yaşlılar bu dünyada gençlerin
henüz tatmadıklarını tatmışlardır.” Kur’an’da dünya hayatına bağlılık duymak
binlerce yıl yaşamayı ümit ettikleri söylenen putperest Arapların bir
özelliğiydi.
Hz.İsa, “Ey Allah’ım, insanların en şereflisi kimdir? diye
sordu. Allah yalnızken benim onunla olduğumu bilen,günahlarına şahit olmamı istemeyecek
kadar bana saygı duyan kimse” diye cevap verdi.
Hz.İsa ashabına şöyle dedi: Suyun fazlası bitkiyi öldürdüğü
gibi, yiyeceğin fazlası da ruhu öldürür.” Hz.İsa ashabına şöyle dedi.”kendinizi
açlığa, susuzluğa terk edin, çıplak gezin,yorulun, o vakit kalpleriniz belki
Yüce Allah’ı tanır.”
Hz.İsa bir gün Diriliş vadisi adında bir vadiden geçerken
beyaz bir kafatasıyla karşılaştı: Kafatası 72 yıl önce bir insana ait
kafatasına hayran kaldı. Hz.İsa dedi ki “Allah’ım izin ver kafatası dile gelip
bana hangi kavimden olduğunu söylesin.” O anda Allah İsa’ya şunu vahyetti. “Ey
İsa kafatasıyla konuş, o benim kudretimle cevap verecektir, çünkü kudretin her şeyin
üstündedir.” Hz.İsa abdest alıp iki rekat namaz kıldı, sonra kafatasına
yaklaşıp “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyle” dedi.Kafatası dile geldi. “ Ey Ruhullah,isimlerin en
güzelini söyledin.” dedi. Hz.İsa
kafatasına, sana her şeye kadir olan Allah’ın adıyla soruyorum; nereye gitti o
güzellik ve paklığın, etin budun,kemiklerin,ruhun? diye sordu. Kafatası cevap
verdi.. “Ey Ruhullah,güzelliğimi,ak paklığımı, toprak alıp götürdü. Etimi,budumu
kurtlar yedi. Kemiklerim çürüdü. Ruhuma gelince, o şimdi cehennem ateşinde acılar içinde kıvranıyor. “anında
aklıma Yunus’un sözü geldi.( “Ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil!”)
Örneğin Hz.İsa kafatasına
soruyor. Azraili tarif et diyor. Azraili kafatası tarif etmeye başlıyor: Ey
Ruhullah, Azrail’in bir eli batıda, bir eli
doğudaydı. Başı göğün en yüksek yerine varıyor. Bacakları ise yerin 7
kat dibine uzanıyordu. Yer, dizlerinin,
bütün varlıklarda gözlerinin arasındaydı” ve devam etti.(s.160-161)
Sonuç olarak Hz.İsa kafatasına, Ey
kafatası, eğer arzu edersen Allah2ın izniyle, benden bir şey dile, dedi. Kafatası , Ey
Ruhullah, Allah’a beni dünya hayatına döndürmesi için dua et, dedi. Hz.İsa,
Allah’a etti, her şeye gücü yeten Allah kafatasına yeniden cevap verip.
Hz.İsa’ya onu sapasağlam teslim etti. Kadın yeniden dirildikten sonra ebediyet,
yani ölüm onu tekrar bulana dek 12yıl boyunca Hz.İsa ile birlikte Allah’a ibadet
etti. O gerçek bir mümin olarak öldü.
Hz.İsa’nın kadını diriltmeden
önce Allah’a ettiği dua Müslüman takvasında çok yaygındır. 72 sayısı hadislerde
de sık geçen sembolik bir saayıdır.
Hz.İsa’nın Müslümanlar gibi abdest alması,namaz kılması, “Rahman ve Rahim olan
Allah’ın adıyla” demesi şüphesiz onun bir Müslüman peygamber olması gerçeğiyle
ilişkilidir.
Hz.İsa , “Allah’la çok insanlarla az sohbet edin” derdi.
Allah’la nasıl sohbet ederiz? Hz.İsa, O’nunla sessiz bir yerde sohbet edin, ona
sessiz bir yerde dua edin.
Hz.İsa 33 yaşında göğe yükseltilmişti, Muaz’da 33 yaşında öldü.
Hz.İsa’ya,
Neden evlenmiyorsun? diye sordular. İsa, çoğalmak sadece ebedi mekanda olursa takdire şayandır.
Kur’an’da,çok çocuğa,mala mülke sahip olmak övünme sebebi sayıldığı ve dünya
hayatına çok fazla bağlılık olarak görüldüğü için kınanır.
Hz.İsa buyurdu ki: “uyuduğunuz gibi öleceksiniz ve
uyandığınız gibi de yeniden dirileceksiniz”.
Hz .İsa şöyle buyurdu: İnsanların sizin hakkınızda
söyledikleri sözler yüzünden üzülmeyin. Eğer hakkınızda söylenenler yalansa,
iyi amel işlemeden, iyi amel işlemiş sayılırsınız.
ÖNEMLİ İslam düşünürlerinden Gazali de insanların
zihniyetleri ve fıtratları bakımından birbirlernden çok farklı olduğunu kabul
etmektedir.Dolayısıyla her türlü ilim her türlü insana öğretilmemelidir,
herkesin ilim öğrenme seviyesi kendisi için en hayırlı olan düzeydedir. Başka
türlü olsa karışıklık ve sapkınlık tehlikesi olabilrdi. GAZALİ’ye göre
matematik gibi ilimler saptırıcıydı, çünkü matematikteki kesinliği öteki
ilimlerden de bekleyenler mesela kelamda inançlarını kaybetme riskiyle
karşılaşabilirlerdi.Özetle Gazali hz.leri zeka konusunda seçkinciydi.s.168
Hz.İsa
şöyle buyurdu “Bir insan, varacağı yer öteki dünya olduğu halde, bile bile bu dünyadayol alırsa nasıl
olurda ilim ehli denir?”
Hz.İsa: İlim sahib olupta öğrendiklerine uygun amel
işlemeyen kimse gizlice zina yapan hamile kalan ve ayıbı her yere yayılan bir
kadın gibidir. Bu yüzden Allah, öğrendiklerine uygun hareket etmeyen kimseyi
Mahşer Gününde herkesin önünde kınayacaktır. Hz.Meryem,
Hz.İsa’yı ararken dokumacıların yanından geçti; Onlara yolu sordu, Hz.Meryem’e
yanlış yolu gösterdiler. Meryem, “Ey Allah’ım Onları nimetlerinden mahrum
bırak, Sefalet içinde ölsünler,onları insanların gözünde küçük düşür” dedi ve
Meryem’in duası kabul oldu.
Hırıstiyanlığın ilk dönemlerinde alt bazı metinlerde
putların hz.İsa’nın doğumundan hemen sonra yıkıldığı anlatılır.
Hz.İsa şöyle dedi: Takvanın “onda dokuzu susmak, onda biride
insanlardan kaçmaktır.”
Hz.İsa’nın şöyle dediği rivayet edilir. “Ey şerrin alimleri!
Siz oruç tutarsınız, namaz kılarsınız,zekat verirsiniz, ama başkalarına yapın
dediğiniz şeyleri kendiniz yapmazsınız, kendiniz yapmadığınız şeyleri vaaz
edersiniz. Sizin fikirleriniz ne kadar ne kadarda kötü. Siz sözde, yalan yere ,
tövbe edersiniz, ama yine heveslerinize göre amel işlersiniz. Kalbiniz
lekelendikten sonra cildinizi temiz tutmanız ne işe yarar?
Ey Bu Dünya’nın KÖLELERİ! Bir insan bu dünyaya şehvet duymaya devam ettikçe,
dünya arzusu tatmin olmadıkça nasıl olurda öteki dünyaya ulaşır? Doğrusu ahıret
hayatını mahvettiniz.
Hz.İsa buyurduki: Gösterişli giysi kibirli kalp demektir.
Hz.İsa şöyle derdi: Dünya bir köprüdür. Köprüden geçin, ama onun üstünde
oturmayın. “Ey Allah’ın Resulu, Allah’a iman edebileceğimiz bir yerde ev
kurmamızı buyursun”. Hz.İsa, gidin,
suyun üstünde bir kurun dedi.Suyun üstüne nasıl olurda sağlam ev kurarsınız
diye sordular? Hz.İsa şöyle cevap verdi: Dünya sevgisiyle kirlenmişse, imanınız
nasıl sağlam kalabilir?
Hz.İsa şöyle derdi: Bedeninin
acılara, hastalıklara kapılmasından ve malına mülküne zarar gelmesinden memnun olmayan kimse arif
değildir. Çünkü insan ancak bu yolla günahlarının cezasını çekebilir.
Hz.İsa bir kafatasının yanından geçmekteydi,kafatasını
ayağıyla dürtüp şu sözleri söyledi, “Allah’ın izniyle konuş!” Kafatası cevap
verdi, “Ey Ruhullah, benfalanca zaman yaşamış kralım. Tahtımda, başımda tacım,
etrafımda askerlerin ve nedimelerimle otururken Azrail yanıma geldi. Kollarım
ve bacaklarım bir bir söküldü. Sonra Azrail canımı aldı. Keşke o kalabalık
içinde olmak yerine, yalnız olsaydım; keşke o zevk yerine acıyı yaşasaydım.”
Hz.İsa şöyle buyurdu: “Allahu
Teala, bir insana cenazesi kaldırıldığı andan mezarına defnedileceği ana dek
kırk soru sorar. İlk soruda, Ey kulum, yıllardır benim yarattıklarımın
gölgelerini temizledin durdun, ama benimkini bir saat olsun temizlemedin.”
Allah her gün kalplerinizi imtihan eder ve Benim nimetlerimle sarılmışken
benden başkaları için neler yaparsınız? Sağırmısınız? Duymazmısınız der.
Hz.İsa , Ben iki şeyi severim, bu
iki şeyi seven benide sevmiş olur, bu ikişeyden nefret eden bendende nefret
etmiş olur. Bunlar fakirlik ve cihaddır. Burada cihad kelimesi, kutsal savaş
anlamına gelir.
İki kadın Hz.İsa’ya
gelip, “Ey Ruhullah, Rabbinden babamızı yeniden diriltmesini iste, çünkü o
bizden uzaklardayken öldü.”dediler. Kısaca bu iki kadın babalarının mezarını
Hz.İsa’ya gösterdiler.İsa(as) dua etti, adam dirildi. Dirilen adam bu iki
kadının babalarıydı.Dikkattinizi çekiyorum. Kadınlar dirilen babalarının yanına
gelip elini öptüler, sonra hz.İsa’ya dönüp Ey Allah’ın Resulu, erdemli olmayı
öğreten zat, onun bizimle kalması için Allah’a dua et dediler. Hz.İsa, artık rızkı
kalmadığını bile bile Allah’a onun için nasıl dua ederim? dedi ve sonra onu
yine ölüye çevirip oradan uzaklaştı.
Hz.Meryem dedi ki: “ İsa hamile olduğum günlerde, evimde ne
zaman birisi olsa, İsa’nın içimde Allah’a şükrettiğini duyardım. Ne zaman
yalnız olsam, yanında kimse olmasa, o karnımda olduğu halde onunla sohbet
ederdim, o da benimle.”
Bebek İsa’ı anlatan sıra dışı kıssanın varlığı Kur’an’da
Hz.İsa’nın beşiğindeyken konuştuğunu anlatılmasıyla ilişkilendirilebilir.Kutsal
bir yerde Hz.Meryem ile ona hizmet eden Yusuf adındaki kuzeni aralarında bir
perde varken konuşmakta idi. Yusuf, Meryem’in hamile olduğunu öğrenen ilk
kişiydi. Hz.Meryem’e dedi ki: “Ey Meryem, tohum olmadan bitki olurmu hiç? olur diye cevapladı.Hz.Meryem. Yusuf,bu nasıl olabilir peki? Diye sordu. Hz.Meryem,
Allah hiç bitki yokken bir tohum yarattı ama şimdi şunu dersin. Tohuma yardım
etmeseydi, bu O’nun için çok zor olurdu” dedi. “Allah esirgesin” dedi. Yusuf
sonra Meryem’e dedi ki, su yada yağmur olmadan bir ağaç büyüyebilirmi hiç? Hz.Meryem,tohumların, bitkilerin suyu,
yağmurun ve ağaçların tek bir yaratıcısı olduğunu bilmiyormusun? diye karşılık
verdi. Sonra Yusuf tekrar sordu. Bir erkek olmadan çocuk yada hamilelik olurmu?
Olur diye cevap verdi.
Hz.Meryem bu nasıl olabilir? diye sordu Yusuf.
Hz.Meryem’de,” bilmiyormusun? Allah, Adem ile Havva’yı hamilelik, erkek ve anne
olmadan yarattı.”dedi.Biliyorum diye cevapladı. Yusuf ve ekledi. “o zaman
Hz.Meryem dedi, Allah Kelimetullah olan, Meryemoğlu İsa Mesihten sevinçli
haberler getirdi bana” Yusuf ile Hz.Meryem arasında geçen konuşma kelam ilmiyle
ilgili noktalarada değiniyor; bunlar Müslüman kelamcılar tarafından Bahire
Dağını savunmak için söylenen düşünceleri tekrarlamış olur.Özellikle Kur’an’da
3:59 da Hz. İsa’nın yaratılışıyla, Hz.Adem’im yaratılışı karşılaştırılır.
İkiside “toprak”tan gelmektedir,
Allah’ın “ol” demesi. Onlara hayat vermiştir.
Hz.İsa dedi ki: “ küstahlardan gelen söze bile sabırla
karşılık verin, on mislini kazanacaksınız.”
Hz.İsa dedi ki: Ey İsrailoğulları,çok fazla yemeyiniz çünkü
çok fazla yiyen çok fazla uyur, çok fazla
uyuyan çok az ibadet eder, çok az ibadet eden de ihmalkarlardan
sayılır.”
Hz.İsa dedi ki: “ Ey Allah’ım, bana senin merhametini
kazanacak olan ümmeti anlat.Allah şunu vahyetti: “O ümmet Muhammed’in
ümmetidir. Peygamberler gibi Allah’tan korkan, dindar, nefsine hakim olan temiz
kalpli alimlerin ümmetidir.alçak gönüllüler, hiç kimse secdeye varırken onlar
kadar alçak gönüllü olmamıştır.”
Hz.İsa’nın şöyle dediği rivayet edilir: Yüce Allah, sebepsiz
yere çok güleni, bir maksadı olmadan gezineni şaka yaparken kutsal bir kitabın
adını zikredeni sevmez. S.195
Hz.İsa dedi ki: Bir kimse kendsine öbür dünya anlatılmış
olmasına rağmen hala bu dünya ile meşgul olursa ve kendisinin zararına olan
şeyi kendisinin hayrına olan şeyden daha çok arzu ederse, o kimse nasıl olurda
alim olabilir.
Hz.İsa dedi ki: “İnsanlara öyle davranınızki yaşarken sizi
özlesinler ve siz öldükten sonrada sizin için ağlasınlar.”
Hz.İsa fakihlere şöyle dedi: “ Ahret yolunda oturuyorsunuz,
ama ne o yolun sonuna kadar yürüdünüz ne de başka birisinin bu yoldan geçmesine
izin verdiniz. Sizin kandırdığınız kimselerin vay haline!”
Hz.İsa; yüzlerinin rengi değişmiş, çul ve yünden elbiseler
giyen 400 bin kadının yanından
geçti: “Ey kadınlar
güruhu, sizin yüzlerinizin rengini değiştiren nedir?” Kadınlar cevap verdiler:
Ey Meryem oğlu, cehennem ateşini hatırlayınca yüzümüzün rengi değişti. Cehennem
ateşine düşen kimse ne soğuğu hisseder ne de bir şey içer.”
Hz.İsa şeytanla karşılaştı ve ona şunu dedi,”Hayy ve Baki
olan Allah’ın adıyla sana soruyorum.” Senin belini gerçekten kıran şey nedir?”
“Şeytan cevap verdi, Atların Allah için kişnemesi.” Not: Bu özdeyiş,Haçlıların ve
Moğolların merkezi islam dünyasını tehdit ettiği bir savaş çağını yansıtmaktadır.
El-Uris adında biri rüyasında,yüzü cennetten ona doğru
dönmüş olduğu halde Meryemoğlu İsa Mesihi gördü
ve ona “çarmıha gerilme gerçekten oldu mu? diye sordu. Hz.İsa, evet,
çarmıha gerilme gerçekte oldu” dedi. Bunun üzerine, el-Uris rüyasını bir rüya
tabircisine anlattı, tabirci şöyle dedi: “Bu rüyayı gören kimse çarmıha
gerilecektir, çünkü Hz.İsa yanılmaz, sadece doğruyu söyleyebilir; bahsettiği
çarmıha gerilen kendisi olamaz, çünkü Kur’an-ı Kerim hz.İsa’nın çarmıha
gerilmediğini yada öldürülmediğini özellikle belirtmektedir. Bu rüyayı gören
kişi için geçerlidir, çarmıha gerilecek olan odur.” Ve olay tabiricinin dediği
gibi oldu.
Hz.İsa buyurdu ki: “
Ey havarılerim, altın bu dünyada mutluluk getirir, ama ahrette kötülük getirir.
Doğrusu, zenginler cennete giremeyecektir.”
Hz.İsa şöyle dedi: “Bir kimse bu dünyadaki her şey için,
ruhunu satıp sonra, ruhunu mahvetmişken bütün o malları bir başkasına miras
bırakırsa, bunun ona ne faydası vardır? Canını koruyana, onu bu dünyadaki her
şeyin üstünde tutana ne mutlu.
Hz.İsa İsrail oğullarına vaaz vermek için ayağa kalkıp dedi
ki: “Ey İsrail oğulları acıkmadan bir şey yemeyiniz; acıktığınızda da karnınızı
tıka basa doyurmayınız, eğer tıka basa doyurursanız boynunuz kalınlaşır,
vücudunuz şişer ve Rabbinizi unutursunuz.”