21 Aralık 2008 Pazar

I.HİTİTLER KİMDİ,ANAVATANLARI NERESİYDİ VE ANADOLU’YA NEREDEN GELDİLER?.

Tevrat’a göre: Türki kavimler Çin ve Moğolistanda, Sami kavimler Arabistan çöllerinde,siyah ırklar Afrikada, Kızıl derililer Amerika’da oturuyorlardı.

Kafkas kavimleriyle akraba olan Huriler ve Hattilerdir.

Hititler MÖ.1200 den çok önce Anadolu’ya göç ettiler. Beklide MÖ.4000de Anadolu’ya gelmişler.

Çoğu göçebe hayatı yaşamış ve haliyle vahşileşmiş, hatta bir kısmıda küçük beylikler kurmuş dilerlide karışmış ve bir çok yerli Anadolu dili girmiş. Böylece Hititlerde hindavrupalı denebilecek bir özellik kalmamış. Eski Hitit medeniyetini kuranlar Hititler değil, Hattiler. İmparatorluk devri hanedanı ise Hurri kökenlidir. Güya Hitit hanedanı Hitit devletini kurduktan sonra anadilini bir tarafa bırakıp, Hititçeyi resmi dil olarak kabul etmiş. Bu tezlerin hiç biri inandırıcılıktan uzak. Mesela Anadolu!’da ölü yakma adeti MÖ.3 bin yılın 2.yarısında Gedikli höyükte çıktı. Avrupa’da ölü yakma MÖ.13.yy da var.Ölüm sonrası hayat görüşü Hititli prenslerindir.

Kısaca Hititler kültürel açıdan yabancılaşmış olmaları ve Hititlerin Anavatanlarını ilk terk eden Hindavrupalı kavim oldukları söylenebilir. En erken MÖ.3.bin yılın sonları dır. Zaten mö.3.bin sonlarında Anadoluya çok az sayıda ve aynı zamanda idareci zümre olarak gelmişler.Düşük kültür seviyeleri yüzünden Mezopotamyayı ve daha önemlisi Anadoluda ki yerli Hatti ve Hurri etkisi altında kalmışlar ve tamamen asimile olmuşlar.

Bugüne kadar Hititlerin bir yerlerden Anadoluya göç ettiklerine dair hiçbir iz ve delil yok. Keza Anadoluda onların göçleriyle ilgili hiçbir veri yok. Birde Hititler Boğazlar üzerinden geldilerse, güneşin doğduğu Karadenizdir. Eğer doğudan geldiyse bu yer Hazar denizi. Dil bilimciler Hititlerin boğazlar üzerinden gelmiş olabilirler tezi. Ayrıca dilleri Hindavrupa dillerin batı grubu yani Keltçe, İtalik diller ve azda Germen dilleri olduğu söylenmiş.

Hititlerle yakın akraba olan Luwiler. Çanakkale veya İstanbul Boğazı üzerinden batıdanmı?, yoksa Kafkasya üzerinden kavis yaparak İran’dan mı?, dahası Kuzey Suriyede ikamet edip oradan çivi yazısını aldıktan sonra Güney Anadolu nun üzerinden geldikleri söylenmekte. Konu hala tartışılmaktadır.Yorum olarak:

diyorum ki Kuzey ırkları genelde robüs yani iri kıyım beyaz tenli, sarı saçlı, mavi gözlü insanlardır. Yani kuzey Kafkasya ve Kuzey Avrupa olan Boğazlar üzerinden gelen ırklarda genelde beyaz derili kızıl veya sarı, kumral saçlı, orta veya iri yapılı topluluklar. Ama bugüne kadar kayalar üzerinde ki rölyef(kabartma heykellerden anladığımı kadariyle kısa boylu esmer Anadolu yerlileridir. Hatta Asyanın yerlileridir görüşündeyim)

Hititlerin Keşfi

Eski Dünyada konuşulmuş ve yazılmış dillerden İbranice,kısmen Grekçe ve Latince dışında hemen tüm diller yok olmuş ve unutulmuşlardır.Bu dilleri konuşan ve yazan kavimlerin dil,din,politik yapısı, devlet sistemi ve kültüründe bir devamlılık yoktur. Bunlardan eski Mısır,Sümerler,Akadlar,Elamlar,Huriler,Hititler,Luwiler,Urartular,Frigler,Lidyalılar,Likyalılar ve Kayralılar gibi yazılı eser bırakan kavimlerin dilleri 18.yy dan bu tarafa tek tek çözülerek bilim hayatına kazandırılmıştır.

Hititler, kendilerine ait maddi kalıtıların bulunmasından çok önceleri ilk başta Tevrat’tan sonrada yeni çözülen Eski Mısır ve Babil yazılı kaynaklarından tanınıyorlardı. Ancak 20.yy ın ikinci yarısından ititbaren Kuzey Suriye’de keşfedilmeye başlanan Hitit veya daha doğrusu Luwi hiyeroglif kitabeleri, Tevrat’ta,Babil ve Mısır kaynaklarında geçen Hitit kavminin önemini artırmaya başladı. Hitit merkezi konumunda olan Orta Anadolu’ya çevrildi ve burada Hitit başkenti-Boğazkale-Hattuşa ve diğer merkez ve yazılı anıtların keşfi, Hititlerin bir Kuzey Suriye Filistin kavmi değil, bir Orta Anadolu kavmi olduğu anlaşıldı. Boğazkale Hitit devlet arşivinin keşfi ve birinci Dünya harbinin günlerinde Hitit dilinin çözülmesiyle (1917 yıl) Hitit biliminin temeli atılmış oldu. Örneğin: Tevrat’ta Hititler İbranice hittı,hittım ve feminin şekli hittıt ve Hethaesus,hethaei olarak geçer. İbranice bu sözcüğün, MÖ.13 ve 11.yy larda Asur kaynaklarında karşımıza çıkan hattu ile aynı olduğu kesindir. Asur kaynaklarıda tıpkı Tevratta ki gibi aynı coğrafi bölgeye, yani Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye’ye işaret etmektedir. Ama Tevratta geçen Hititlerin, Orta Anadolu da büyük imparatorluk kuran Hititlerle ilgisi yoktur; buradaki Hititlerle, Hitit imp.luğu MÖ. 1200 lerde yıkıldıktan sonra Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye’de kurulmuş olan ve aşırı derecede aramileşmiş olan Geç Hitit devletleri ve kavmi kastedilmektedir.

Mısır kaynaklarında 18.hanedandan itibaren mö.1550-1300 “Hitit ülkesi ve onun insanlarını “ ifade etmektedir. Asurca hattu Tukulti-Ninurta (13.yy) ve Tıglat-Pileser’den itibaren “Hititli anlamında kullanılmıştır..Hititler ise bizzat kendilerine “Hattuşa kentinin, Hatti ülkesinin çocukları, insanları “demekteydiler. Hatti adı Kıbrıs’tan, Suriye’den,Fenike’den ve Mısırda ki Amarna’ya gönderilen mektuplardada geçmektedir.

Hititler Grekçe kaynaklarda hiç anılmamışlar. Homeros ve Herodot Hititleri hiç bilmemektedir. Homeros destanlarında geçen Keteioi((Odeysseus) yani Ketei’ler bir istisna oluşturabilir. Ketei’ler ganimet düşkünü insanlar olarak karşımıza çıkıyorlar. Bu açıdan bakıldığında ve Hititlerin de tüm askeri seferleri ve özellikle Batı Anadolu seferleri sırasında ganimete çok düşkün oldukları; altın,gümüş,koyun,sığır,insan, tahıl ne bulurlarsa Hatti ülkesine taşıdıkları göz önünde tutulduğunda, Kete ilerin pekala Troya savaşlarına katılmış bir Hitit kabilesi oldukları akla gelebilir. Telephos adında Hatti-Hitit doğa tanrısı Telipinu’nun adını görmek olasıdır. İzmir Karabel’de tasvir edilen savaşçı prens kabartması, Mısır Fıravunu II.Ramses dir. Gene Heredot’a göre Luwi(Hitit) hiyeroglif yazısı, Mısırlıların kutsal yazısının ta kendisidir.

Hititlerin geriye bıraktıkları arkeolojik eserlerin ilk keşfini yapan 17.yy Türk gezgini Evliya Çelebi’dir. Ereğli yakınlarında ki İvriz kabartmasını gören Çelebi, İvriz sözünün eski bir dilde evrişden geldiğini ve “bey,kral” anlamına geldiğini belirtir.1879 da çözülen Hitit hiyeroglifleri Kuzey Suriye’de ki hiyeroglif yazıtla Orta Anadolu’da ki Yazılıkaya, Alacahöyük ve İvriz yazıtları arasında benzerlik ve yakın ilişki gözlemlendi. Böylece1877 de ilk kez Hitit adı kullanıldı. Hitti kralının devrin diplomasi olan Akadca yazılmış mektupları vardı. Bu kral büyük Şuppilulima dır. Kuzey Suriye ve Doğu Akdeniz sahillerinde ki Hitit askeri varlığından ve orduların hareketinden bahsediyordu. Şuppilulima alelada bir boyun reisi değil, çok önemli bir devletin kralıydı. Hatta Mısır karnak tapınağı duvarında kadeş savaşı vesilesiyle Firavun II.Ramses in kahramanlıklarını anlatan romanlarla kaplıydı. Kabartmalarda, Hititlerin fiziki tasvirleri de vardı. Bunların yüz,burun,alın ve saçları Mısırlılarınkinden tamamen farklıydı. Mısır kaynaklarında ki Hititlerle, Tevrat ve Babil kaynaklarında Hitit denen kavim ve devletin aynı olduğu yönündeki fikirleri pekiştiriyordu. Boğazköy harabelerinin Hititlerin başkenti Hattuşa olduğuna şüphe yoktu artık. Ayrıca kısa zaman sonra Arzavaca denen dilin Hititlerin resmi dili Hititçeden başkasıda olmadığıda anlaşıldı. Hititçenin çivi yazısıyla yazılmış olması bir sorun yaratmadı,çünkü Hititler çivi yazısını Babil’den almışlardı. Babil çivi yazısı 19.yy ın ortalarında sökülmüştü. Hititçe söz dağarcığına pek çok Sümerce ve Babilce kelimenin girmiş olması akla gelir. Bu aynı Osmanlıca-Türkçe bilmeyen birinin, Arapça ve Farsça yardımıyla Osmanlıca bir metni kolayca anlamasına benzer. Hattuşa kraliyet kenti arşivinde çalışan katipler, en az 3-4 dil biliyorlardı. Üç dilli sözlük yazdılar. 1.sümerce, 2.Akadça, 3.Hititçe dir. Ayrıca iki dilli metinlerde vardı.Hititçe Hindavrupai bir dildir ve Latince,Keltçe ve Toharca ile yakın akrabalık ilişkileri, dilin çözülmesini kolaylaştıran başka bir unsur olmuştur. Hititçenin diğer dillerle olan söz benzerlikleri örnekleri:

Hititçe uk= Latince ego “ben”

Hititçe kuis=Latince quis “kim, ki o”

Hititçe eku=”içmek”= Latince aqua “su”

Hititçe watar=İngilizce water,Almanca wasser “su”

Hititçe ed= Latince edere “yemek”

Hititçe anda=Grekçe endos “içerde”

Hititçe genu= Grekçe gonatos,gonu, Latince genu “diz”

Hititçe pata= Latince pes, pedes “ayak”

Hititçe pedan= Grekçe pedon “yer”

İşte bütün modern dillerdeki “Hitit” sözcüğünün kökeni, Asurca üzerinden Tevrat a giren bu kelimedir. İlk defa Mentel 1466 da yaptığı Tevrat çevirisinde Heth olarak verilmiş. ve WilliamWright Tevrattaki bu kelimeye dayanarak ilk kez 1871 de yazdığı The Empire of Hitties” adlı kitabında “hittite” kelimesini kullanmış. William wright, Hittite diyw o zamanlar kuzey Suriye’den bilinen hiyeroglifi yazının diline diyordu. Ama sonradan anlaşıldıki, bu yazının dili Hittite yani Hititçe değil, Luwicedir. Yani uzun yıllar yanlışlıkla Hitit hiyeroglif yazısı denen yazıya Luwi hiyeroglif yazısı ve diline de Hiyeroglif Luwicesi demek gerekecektir. Bunun yanında bir de çivi yazısı Luwicesi var. Aslında Hititlere Hitit demek yanlıştır. Anadolu da yaşamış olan ve bugün Hatti, Protohatti dediğimiz insanlara demek lazımdır.Hatti ülkesi diye de Hititler yerli Anadolu kavmi Hattilerin elinden aldıkları kendi ülkelerine diyorlardı. Hatti dilini Hititçeyle karıştırmamak için bu dile ve kavme uzun yıllar Protohatti denmiştir.

Hattuşe kenti eski Asur belgelerinde Hattu olarak geçer. Hititler burasını başkent tuttuktan sonra mö1650 de isim çekimini yapabilmek için sonuna bir –a- eklemişler ve hattuşa demişler. Hattuşa mö.14.yy dan itibaren aynı zamanda Hatti-Hitit ülkesi için eş anlamlı olarakta kullanılmaya başladı.

Hatti dilinin Hititçeyle hiçbir akrabalık ilişkisi yoktur;o yerli bir Anadolu dilidir. Dilin yapısı Türkçeye benzer. Örneğin “hattilide” deki –ili- eki, Türkçede-li,lı-lu-lü olmuş. Ankara-lı, Çankırı-lı gibi. Hatti burada bir ülke ve yer adıdır.

Hitit devletinin kuruluşu sırasında mö.18.yy çok önemli rol oynadığı ve Hititler ilk kez buralara yerleştikleri için, onlar kendi dillerine Nesaca veya Kanesçe demişlerdi. Dile bu sıfatın verilmesi (1920 de E.Forrer) gerektiğini ısrarla istemiş, ama bu doğru teşhisini onu sevmeyen diğer araştırmacılar onun bu doğru teşhisini göz ardı etmişler ve bu yanlış terminolojinin yerleşmesine neden olmuştur. Bugün ise Hititçe yerine Kanesce/Nesaca demek için artık geç kalınmıştır.

Tüm eski çağlarda yaşamış kavimler arasında belirli ırkları tanımlayan bir kavram yoktur. Irk kavramı Sümerlerde ve Akadlarda da yoktur. “Halk,ırk,ulus,millet” kavramına sahip olan en eski dil İbranicedir. Haliyle Hitit ırkını veya Hitit milliyetini ifade eden bir sözcük de mevcut değildir. Zaten onlarda kendilerine “Hatti ülkesinin çocukları,insanları” veya oğulları diyorlardı. Selçukluların kendilerine Sultanı Rum, yani “Rum Sultanı” “Roma Sultanı ve Anadolu’ya “Diyarı Rum” yani “Roma Toprakaları” demeleriyle kıyaslanabilir. Kay: Ahmet Ünal

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder